Var oluşum son bulursa,korku ve zevk bu dunyadan yok olacak ve yok olduklarında da, insanın kalbindeki arzu ve umutlar kaybolacak. Yaşam telleri kopmuş bir arp gibi anlamsız ve sıkıcı olacak. Ben ebedi şeytanım.
Savaş gününün ertesinde sabah olmuştu, üstelik hafif
bulutlar ve batıya dönen rüzgârla hoş bir sabahtı bu. Legolas
ile Gimli erkenden ortalıkta dolanıp Şehir'e çıkmak için
yalvardılar; çünkü Merry ile Pippin'i görmeyi çok arzu
ediyorlardı.
"Onların hâlâ hayatta olduklarını öğrenmek çok hoş,
" dedi
Gimli; "çünkü Rohan'dan geçişimizde bize çok zahmet
vermişlerdi; o çabaların hepten boşa gitmesini istemezdim
doğrusu."
Elf ile cüce birlikte Minas Tirith'e girdiler; onları gören
halk böyle iki arkadaşın geçmekte olmasına çok hayret ettiler;
çünkü Legos insanların ölçülerini çok aşan bir yüz zarafetine
sahipti ve sabah vakti berrak sesiyle bir elf şarkısı söylerken
Gimli yanında sakalını sıvazlayıp etrafına bakınarak azametle
yürüyordu.
"Burada bazı yerlerde güzel taş işçiliği var,
" dedi surlara
bakarken; "ama bazı yerlerde o kadar iyi değil, sonra caddeler
daha güzel tertip edilebilirdi. Aragorn layık olduğu mevkie
erişince ona Dağlar' m taşustalannın hizmetinden
yararlanmasını teklif edeceğim ve bu şehri övünülecek bir yer
haline sokacağız."
Müslüman hanımlar, Peygamber Efendimiz'e verdikleri sözleri ellerinden geldiğince bulundukları yerlerde tutmaya çalisiyorlardı. Allah'ın ve Resûlü'nün hükümlerine bağlılık kölay bir şey değildi. Bunun için ruhun devamlı ibadetlerle beslenmesi gerekiyordu. Bu nedenle Müslüman hanımların birçoğu, evlerinde ibadet etmelerinin yanı sıra Mescid-i
Sevgisizlikten doğan bir karar son dakikada alınamaz. Uzun süren bir kafa karışıklığının ürünü olmalı. Belki de birikmiş bir nefretti, sonsuza dek uzaklaşmayı arzu edecek kadar.