Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR İSLÂM GENCİNİN KÜTÜPHANESİ;
Üstad Kadir Mısıroğlu’nun ”İslamcı Gençliğin El Kitabı” adlı eserinde genç okuyuculara tavsiye ettiği 100 kitabı istifadenize sunuyoruz. Hak Dini, Kur’ân Dili – Elmalılı Hamdi Yazır Riyazüssâlihin (Hadis) Risâle-i Nûr Külliyatı – Said Nursî
Sayfa 208 - sebil yayıneviKitabı okuyacak
Kanuni kuyumculuk sanatında mahirdir. II. Selim kitap arasına konulan, satır takibine yarayan “hilal” yapımında ustadır. III. Mehmet kaşık ustasıdır. I. Ahmet Çerkes kamçıları yapar. II. Osman saraçtır. Eğer ve at koşumları yapar. III. Ahmet hattattır. III. Selim usta bir musikişinas ve bestekârdır. Ayrıca kaval tüfeği yaparmış. II. Mehmet hem hanende hem sedefkârdır. Sultan Abdülaziz neyzen, musikişinas, bestekâr ve pehlivandır. Abdülmecid Han hattattır. Mecidiye ve Dolmabahçe camilerini süsleyen celî hatlar onundur. II. Abdülhamit usta bir marangozdur. Son Halife Abdülmecid Efendi batı tarzı resim yapmakta şöhret sahibidir.
Sayfa 157
Reklam
“Bizim için hiç uyumamak, daima müteyakkız bulunmak farz-ı ‘ayn olmuştur.” Sultan II.Abdülhamid Han Hazretleri
Sayfa 77 - timaş yayınlarıKitabı okudu
* Büyük Devletlerin yanında, kendimizin sesi zayıf çıkan bir varlık olduğumuzu kabul edebilir miyiz? *
KAÇ ŞEHZADE ÖLDÜRÜLDÜ
600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında
Atatürk'ün Abdülhamid Hakkındaki Düşüncesi
Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu anlatıyor: 1937 yılında idi. Yaz aylarından biri. Doğrudan doğruya kendi kontrolündeki bir gazetede"Makedonya" adli bir eserim tefrika ediliyordu. Bir akşam üstü başyaver Celal Bey beni telefonla aradı. Dolmabahçe sarayina davet edildim ve saraya gidince de, hemen hiç bekletilmeden, üst kata çıkarıldım. Bir kapı açıldı, kendimi büyük adamın karşısında (Atatürk) buldum. Saygılarımi bildirince murat bir iki nezaket cümlesi ile beni taltif etti. Sonra: - Yazını okuyorum, dedi. Hürriyetin ilan edildiği zaman küçük bir çocuk olman lazım. Fakat tebrik ederim, o günleri iyi canlandırıyorsun yalnız Abdülhamid'i hiç sevmediğin belli. Biraz durdu. Elindeki bir renkli kalemi, önünde açık duran kalın ciltli bir Fransızca kitaba dikine vurarak düşünür gibi oldu. Ben susuyordum. Bu hal bir iki dakika devam etti. Sonra birdenbire şu sözler çıktı ağzından: -Sevme Abdülhamid'i. Gene sevme! Fakat sakın hatırasına hakaret edeyim deme. Senin neslin biraz daha temkinli kararlar vermeye alışmalı. Bak çocuk! Şahsi kanaatimi kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun ahvali meşkûk (ne olacakları şüpheli) ve hudutları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamid'in idare tarzı âzamî müsamahadır (en yüksek hoşgörüdür). Hele bu idare, on dokuzuncu yüzyılın son yıllarında tatbik edilmiş olursa... Bunun üzerine ayrılmama müsade buyurmuşlardı. Saygılarımı tekrarlayarak huzurundan uzaklaşmıştım. (Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu, İlan-ı Hürriyet ve Sultan II. Abdülhamit Han, İstanbul 1960, Yeni Çığır Kitabevi, s.39-40)
Sayfa 318 - Timaş Yayınları
Reklam
Yatağından taşan bir nehre benziyoruz... Biz hiç de can çekişen bir millet değiliz. Canlı, kuvvetli bir milletiz. Bizi zinde tutabilecek yagâne kuvvet, İslâmiyettir. -Sultan II.Abdülhamid Han-
Sayfa 322Kitabı okudu
Bizim için hiç uyumamak, daima müteyakkız bulunmak farz-ı ayn olmuştur (Sultan II. Abdülhamid Han Hz.)
Sultan II. Abdülhamid Han
Okullar başta olmak üzere Polis teşkilatından tutun da Darülacaze'ye, Konya'daki sanat mektebinden tutun da İtfaiye teşkilatına kadar Osmanlı Devleti'ni modern bir kimliğe kavuşturmanın altyapısını hazırlamış ve gelecekteki o kaçınılmaz hesaplaşmaya, daha doğrusu Osmanlı kıyametine elden geldiğince hazırlıklı çıkmak için nice terler dökmüştü.
Sayfa 320Kitabı okudu
II.Abdülhamid Han
İşte İstanbul gazetelerinden biri, 1919'un sancılı bir Ağustos'unda yayınladığı karikatürün altına şu acı dolu notu düşmek ihtiyacını hissetmişti: "Sen sükût ettin, sükût etti siper." Yazarın burada 'Sen' dediği, 10 yıl önce tahtından indirilmiş olan Sultan II. Abdülhamid'den başkası değildi. Evet, sen düştün, düştü siperimiz... Sen düştün, düştü aklımız... Sen düştün ve ardından öyle bir düştük ki, şimdilerde ancak nereden düştüğümüzü keşfe çabalıyoruz.
137 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.