Benim bu yaşamda en çok rast giden işim sensin Hanife!
In this life, the most frequent encounter I have is with you, Hanife!
Gönül dediğin bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı, yapılmaz artık!
The heart, they say, is a palace of glass. Once broken, it can never be rebuilt.
Bilmezliğin tarlasına bir küçük kültür fidanı diktim.
I planted a small seedling of culture in the field of ignorance.
Ben en çok neye önem verdim, biliyor musun? Senin sevgine!
Do you know what I valued the most? Your love!
Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilmezlik kaçar gider.
Opening a library in a village is like bringing a fountain to the desert. Ignorance flees from wherever the library enters.
Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocuklara okutacağız.
If we want to save the future, we'll be reading books to children in the first place.
Babam. Sophie otomatın geri verdiği bozuk parayı cebine koydu. Babam bir koleksiyoncuydu ve oldukça yakışıklıydı. Batının sevilen şarkılarını getirirdi bana, sınırda epeyce riske girdi, ben "Just the two of us"ı dinleyebileyim diye. Normal hal diyebileceğimiz özelliklere sahipti, evet, aslında normal halin ta kendisiydi ve bu şekilde kadınların hoşuna giderdi...
Sayfa 43Kitabı okudu
Aydınlanma Çağı Batı Düşünürleri
Yine de Voltaire'in çağının tek sözcüsü olduğunu düşünmek hata olur. XVII ve XVIII. yüzyıllar, İslam dünyasında ve Osmanlı'da olduğu gibi, Batída da zıt ve çelişkili fikirlerin buluştuğu, çatıştığı, ayrıştığı bir dönemdir. Bunun en kayda değer örneği, beklenmedik bir kitap yazarak İslâm'ı açıkça savunan Henry Stubbe'dir (ö.
Sayfa 116Kitabı okudu
XVII ve XVIII. yüzyıllar, Islam dünyasında ve Osmanlı'da olduğu gibi, Batı'da da zit ve çelişkili fikirlerin buluştuğu, çatıştığı, ayrıştığı bir dönemdir. Bunun en kayda değer örneği, beklenmedik bir kitap yazarak İslâm'ı açıkça savunan Henry Stubbe'dir (ö. 1676). Tipik bir "Rönesans insanı" olan Stubbe, tarihçi, kütüphaneci, ilâhiyatçı ve doktor kimliğiyle öne çıkar. Stubbe'nin kitabı *An account of the rise and progress of Mahometanism with the life of Mahomet and a vindication of him and his religion from the calumnies of the Christians* adını taşır. Stubbe, Hz. Muhammed hakkında dengeli değerlendirmeler yapmakla kalmaz, aynı zamanda İslâm'ın insan aklına ve tabiatına daha uygun bir din olduğunu söyler. Bunu yaparken Hiristiyan teolojisine ve Katolik kilisesine dolaylı eleştiriler yöneltir.