Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Risale-i Nur
Mazhar-ı esma u sıfât-ı Bediüzzaman'dır bu Mev'ûd-u risaletten bizlere fazl-ı ihsandır bu Kenz-i mahfîde muhit-i mekteb-i irfandır bu Hava-i zulmette işrak eden şems-i tâbândır bu
Halil İbrahimKitabı okudu
Mesela, kâinat bir muntazam şehir, bir muhteşem saray, bir mücessem manidar kitap, bir cismanî ve her âyeti, hattâ her bir harfi ve her bir noktası mu'cizekâr bir Kur'an hükmünde bulunmasıyla bir vahdet ve birlik gösterdiği gibi o sarayın lambası bir ve takvimci kandili bir ve ateşli aşçısı bir ve sakacı süngeri, sucusu bir, bir bir bir, tâ bin birler kadar birlikleri ve vahdetleri göstermekle o sarayın ve şehrin, o kitabın, o cismanî Kur'an-ı Kebir'in sahibi, hâkimi, kâtibi, musannifi bilbedahe mevcud ve vâhid ve birdir diye kat'î ispat eder.
Reklam
"İmâm-ı Rabbânî Hazretleri ölçüsünü koyar: Hiçbir şey O'na bitişik değildir ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Bu ne azîm bir ölçüdür! Ayrı olmak elinde mi bir kulun? Nasıl ayrı olunabilirmiş Allah'tan? Buradaki inceliğe dikkat edin: Ayrı nasıl olur, bitişik nasıl? Demek ki, kurtarıcı düstur budur; hiçbir şey O'na bitişik değil ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Hakiki VAHDET-İ VÜCUD da budur... "Allah'tan başka mevcud yoktur"un sırrı burada... Hiçbir şey mutlak olarak ne gayr'dır, ne ayn'dır!"
"İmâm-ı Rabbânî Hazretleri ölçüsünü koyar: Hiçbir şey O'na bitişik değildir ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Bu ne azîm bir ölçüdür! Ayrı olmak elinde mi bir kulun? Nasıl ayrı olunabilirmiş Allah'tan? Buradaki inceliğe dikkat edin: Ayrı nasıl olur, bitişik nasıl? Demek ki, kurtarıcı düstur budur; hiçbir şey O'na bitişik değil ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Hakiki VAHDET-İ VÜCUD da budur... "Allah'tan başka mevcud yoktur"un sırrı burada... Hiçbir şey mutlak olarak ne gayr'dır, ne ayn'dır!"
Sayfa 140
RİSALE-İ NUR Mazhar-ı esma u sıfât-ı Bedîüzzaman'dır bu Mev'ûd-u risaletten bizlere fazl-ı ihsandır bu Kenz-i mahfîde muhit-i mekteb-i irfandır bu Hava-i zulmette işrak eden şems-i tâbândır bu Mişkât-ı misbahtan menşur-u hakikat-i Kur'andır bu Mevsim-i a'sarda yekta bir gülistandır bu İrşad-ı feth-i keşifte serencam-ı
Sayfa 100 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Madem Cenab-ı Hak var, her şey var. Madem Cenab-ı Vâcibü'l-Vücud'a intisap var, her şey için bütün eşya var. Çünkü Vâcibü'l-Vücud'a nisbetle her bir mevcud, bütün mevcudata vahdet sırrıyla bir irtibat peyda eder. Tılsımlar - 78
Bu kâinatta, her cihette bir birlik, bir vahdet görünüyor. Meselâ: Kâinat bir muntazam şehir, bir muhteşem saray, bir mücessem manidar kitab, bir cismanî ve her âyeti, hattâ herbir harfi ve herbir noktası mu'cizekâr bir Kur'an hükmünde bulunmasıyla bir vahdet ve birlik gösterdiği gibi, o sarayın lâmbası bir ve takvimci kandili bir ve ateşli aşçısı bir ve sakacı süngeri, sucusu bir, bir bir bir, tâ binbirler kadar birlikleri ve vahdetleri göstermekle o sarayın ve şehrin, o kitabın, o cismanî Kur'an-ı Kebir'in sahibi, hâkimi, kâtibi, musannifi bilbedahe mevcud ve vâhid ve birdir diye kat'î isbat eder.
Sayfa 599 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Tasavvuftaki Vahdet-i Vücud sırf iman, felsefedeki (vahdet-i mevcud) ise ancak dalalettir.
Sayfa 99 - vahdet-i mevcud: panteizm.Kitabı okudu
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.