Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bölüm 2: Cehaletin Kutsal İttifakı
Erzsebet Bathory, mahkeme kayıtlarına göre kan tutkusu sebebiyle insanları öldüren ilk seri katildi. Tarihin kayıtlarına bakılacak olursa, vampirizm kökenli kan tutkusu sebebiyle cinayet işleyenlerin çoğunluğu erkek katillerdir. Erzsebet bu durumda gerçekten de farklı bir örnek. Ölümünden sonra dedikodular durmadı. Genç kurbanlarının kanını küvete doldurup içinde yattığı, dedikodulardan bir tanesiydi. Başka bir dedikoduya göre, Kontes bir gün kurbanlarından bir tanesine şiddetli bir tokat attı. Tokadın şiddeti ile eline bulaşan kanı kendi yüzüne sürünce, cildinin daha güzel durduğunu fark etti. Kendisine hizmet eden simyacılar, bakire bir kızın kanı içinde sıkça yıkanarak genç kalabileceğini söylüyorlardı. Bu iddiaların gerçekliği ile ilgili hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Erzsebet'in kana susamışlığı bilimsel olarak değerlendirmek gerekirse, kan gördüğünde yaşadığı cinsel hazdan ibarettir. Ayrıca kara büyü ile ilgilendiği bilinmesi sebebiyle, kurbanlarının kanını büyü ayinlerinde kullandığını söylemek daha gerçekçi. Kurban sayısının seksen ile altı yüz elli arasında varsayarsak, insanlık tarihinin en kana susamış seri katilinden bahsetmek yanlış olmaz. Asil soylu olmasından ötürü, dokunulmazlığından faydalanan Kontes, farklı bir statüde belki de bunca cinayeti bu kadar kolay işleyemezdi. Kim bilir, belki de kendisini yargılayanlar, tüm olup bitenleri daha önceden bilmekteydiler. Belki de kişisel çıkarlar, bu olayın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Herdem KitapKitabı okudu
Şimdiye kadar "hakikat" denilen her şeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı "iyileştirmek" kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: Vampirizm olarak ahlak...
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şimdiye kadar "hakikat" denilen her şeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı "iyileştirmek" kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: Vampirizm olarak ahlak... Ahlakı keşfeden, inanılan ya da inanılmış tüm değerlerin değersizliğini de keşfetmiştir; saygın, hatta aziz ilan edilmiş insan tipinde artık saygıya değer bir yön bulamaz, hilkat garibelerinin en tehlikeli türünü görür onda, büyüledikleri için tehlikelidirler... Yaşamın karşıt-kavramı olarak "Tanrı" kavramı uydurulmuştur - onda zararlı, zehirli, çamur atan her şey, yaşama karşı ölümcül düşmanlığın tamamı, korkunç bir bütünlük içine sokulmuştur! Var olan biricik dünyayı değersizleştirmek için "öbür dünya", "hakiki dünya" kavramı uydurulmuştur, - hiçbir hedefi, hiçbir aklı, hiçbir görevi bizim yeryüzü-gerçekliğimize bırakmamak için! Bedeni hor görmek, onu hasta -"kutsal"- kılmak, beslenme, barınma, tinsel perhiz, hasta tedavisi, temizlik, hava koşulları gibi yaşamda ciddiyeti hak eden tüm şeylere ürpertici bir ciddiyetsizlikle yaklaşmak için "ruh", "tin", hatta son olarak "ölümsüz ruh" kavramları uydurulmuştur!
Sayfa 120Kitabı okudu
“Şimdiye kadar “hakikat” denilen her şeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı “iyileştirmek” kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: vampirizm olarak ahlak…Ahlakı keşfeden, inanılan ya da inanılmış tüm değerlerin değersizliğini de keşfetmiştir; saygın, hatta aziz ilan edilmiş insan tipinde artık saygıya değer bir yön bulamaz, hilkat garibelerinin en tehlikeli türünü görür onda, büyüledikleri için tehlikelidirler…”
Sayfa 119Kitabı okudu
Șimdiye kadar ''hakikat'' denilen her șeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı ''iyileștirmek'' kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yașamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiștir. Vampirizm olarak ahlak...
Sayfa 119
Hakikatin yıldırımı, tam da şimdiye kadar en yüksekte durana düştü: Bu sırada neyin yok edildiğini kavrayan, elinde hâlâ bir şey kalıp kalmadığına bakabilir. Şimdiye kadar "hakikat" denilen her şeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı "iyileştirmek" kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: Vampirizm olarak ahlak... Ahlakı keşfeden, inanılan ya da inanılmış tüm değerlerin değersizliğini de keşfetmiştir; saygın, hatta aziz ilan edilmiş insan tipinde artık saygıya değer bir yön bulamaz.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Şimdiye kadar "hakikat" denilen her şeyin yalanın en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı "iyileştirmek" kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: Vampirizm olarak ahlak... Ahlakı keşfeden, inanılan ya da inanılmış tüm değerlerin
Sayfa 119 - İş Bankası Kültür Yayınları XI. BasımKitabı okudu
"Hakikatın yıldırımı, tam da şimdiye kadar en yüksekte durana düştü: Bu sırada neyin yok edildiğini kavrayan; elinde hala bir şey kalıp kalmadığına bakabilir. Şimdiye kadar "hakikat" denilen her şeyin yalanını en zararlı, en sinsi, en yeraltına ait biçimi olduğu: insanlığı "iyileştirmek" kutsal bahanesinin bir hile olduğu, bizzat yaşamın kanını emmek, kansız bırakmak olduğu idrak edilmiştir: Vampirizm olarak ahlak..."
Sayfa 119 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tanrı Huehuecoyotlı güzelliği dillere destan bir dilbere tutulmuş. Onu kendine aşık etmek istemiş ve bir topak kopal yutması için kandırmış. Ama bu numara geri tepmiş. Kadın ona öyle bir tutulmuş ki tanrılar, krallığına dönmesini istememiş. Tanrı Huehuecoyotl insanların krallığından ayrılmak üzere şekil değiştiren aşığı ona tutunmuş ve ruhu iki dünya arasında hapsolmuş. Gölgeler diyarında. Artık ne sağ ne ölü yaratık ne de insanmış. Uykuyla uyanıklık arası bir yerdeymiş. Tıpkı vampirizm ya da Avrupa kökenli kurtadamlık gibi bu özellik de başkalarına geçebiliyor. Ama sadece kadınlara ve ölüm anında. Buna Çakalın Öpücüğü deniyor.
Sayfa 60
Biz sana ne ettik Munch
Vampirizm Batılı bir sözcüktür. Norveçli ressam Edward Munch hem yağlı boya, hem de taşbasma vampir resimleri yapmıştır. Vampir adını taşıyan pek çok yapıtı vardır. Bu resimlerin hemen hemen hepsi birbirine benzer. Hepsinde bir erkeği ensesinden öpen bir genç kadın vardır. Resimlerin verdiği izlenim genç adamın kanını emen bir vampirdir. Tüm yaşamı boyu Munch kadınlara yaklaşmaktan çekinmiştir. Bir kadınla sevişmenin ölümle çiftleşmek anlamına geleceğini düşünüyordu. Kadınlara karşı duyduğu sayrıl korku kardeşi Andreas , 1895 yılında pek genç bir yaşta, evlendiğinin altıncı ayında ölüverince büsbütün çoğaldı. Munch’a göre yengesi iyi bir kadındı ama kardeşi için fazla canlı, fazla güçlü bir kadındı.
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.