TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ)
Olay Örgüsü
İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır.
Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Yakında uyanacak olan annesi ve babasını düşündü. Tüm şato halk gece birdenbire ortadan kaybolan prens ve prensesene olduğunu merak edecekti Tüm kalbiyle onların yanına gitmek istedi. Kardeşini kurtaracak ve bir şekilde eve geri götürecek kadar hızlı ve güçlü olmayı istedi.
Yorgun gözlerinin kapanmasına izin vermeden hemen önce, ağır bir gün bürtü duydu ve köprünün sarsıldığını hissetti. Bir iniltiyle, bakmak için kalkmaya çalıştı.
Yaşlı bir kadın, ormandan çıkmış aksayarak köprüden karşıya geçiyordu Hayır. Sadece yaşlı değildi. Kadın oldukça yaşlı, uzun meşeler gibi asırlik eski çarşaflar kadar kırışık, kış göğü kadar griydi. Kamburdu ve tıpkı uzusian gibi boğum boğum kalın ağaçtan bir bastonla yürüyordu.
Ama tilki gibi kurnaz gözleri hâlâ pırıl pırıldı ve bilgelik doluydu. lyice yaklaşarak prensin önünde durup onu yokladı. Prens ayağa hallemaya çalıştı ama gücü kalmamıştı.
"Kimsin?" dedi kadın, çatlak bir sesle.
Prens adını söylerken, onca yorgunluğa rağmen elinden geldiğince dimdik durmaya çalışıyordu.
"Şanlı avcının kalbini delip geçen senin okundu."
"Evet. Onu öldürmeyi umuyordum."
"Karanlık ruhlar ölmez. Ama sonunda Verlorene döndüğü için minnettaria" Kadın dönüp arkasına baktı ve...