Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
“Samimiyetsizlik, hırs ve tamah kadar eski değil, çünkü açlık mülkiyetten eskidir. En basit ‘vahşi’lerin en namuslu insanlar oldukları görülüyor. ‘Onların sözleri kutsal’, dedi, Hotantolar’dan bahsederken Kolben: ‘ Avrupa’nın dejenereliği ve sahtekarlığı hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.’ Beynelmilel muhabere geliştikçe, ilkel insanların bu saf samimiliği de kayboldu; Avrupa, bu nazik sanatı Hotentolar’a öğretti. Genellikle, samimiyetsizlik medeniyetle beraber yükselir, çünkü medeniyette diplomasinin nimet ve riskleri daha büyüktür, çalınacak daha fazla eşya vardır ve eğitim de insanları daha kurnaz yapar. İlkel insanlar arasında mülkiyet geliştikçe yalancılık ve hırsızlık da ardından gelir.”
Sayfa 90
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
GILBERT: "...Oysa unutma ki, On dokuzuncu yüzyılın tarihte bir dönüm noktası olması, iki kişinin eseridir. Darwin ile Renan, biri, doğanın kitabının eleştirmenidir, öbürü tanrının kitaplarının. Bunu anlamamak, dünyanın ilerleyişindeki en önemli dönemlerden birinin anlamını kaçırmak demektir. Yaratım daima çağın gerisindedir. Bize öncülük eden, eleştiridir. Eleştirel ruh ile dünya-ruhu, birdir."
GILBERT: "....Zihnin özgür oyununa birazcık benzeyen her şey bize kesinlikle yabancı. Millet günahkârı lânetliyor, oysa günahkâr değil aptaldır bize asıl utanç veren. Ki, aptallıktan başka günah da yoktur."
Sayfa 137Kitabı okudu
GILBERT: Ah! Benimle aynı fikirde olduğunu söyleme! İnsanlar ne zaman benimle aynı fikirde olsalar, yanlış yolda olduğumu düşünürüm.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Gilbert: "...Gerçekten iyi olabilmemiz için önce vicdân içgüdüyle kaynaşmalıdır. Nefis terbiyesi, sadece kişinin kendi gelişimini engellemesinin bir yönteminden ibarettir, kendini feda etme, dünya tarihinde öylesine korkunç bir etmen olan acıya tapmanın, vahşinin kendi kendisini sakatlama âdetinin günümüze dek sürmesidir, öyle bir tapım ki günümüzde bile her gün yeni kurbanlar bulmakta, tüm yeryüzünde sunakları bulunmakta. Erdemler! Erdemlerin ne olduğunu kim biliyor? Sen bilmiyorsun. Ben bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Suçluyu katletmemiz, gururumuzun kırılacağı korkusundandır, çünkü yaşamasına tahammül etseydik, suçu sayesinde neler kazandığını bize gösterebilirdi. Azizin şehitliği kendi huzuru için iyidir. Bu sayede ektiklerinin dehşetini görmekten kurtulur.
"..Bir kitabı tekrar tekrar okumaktan zevk alınamıyorsa hiç okumamak daha iyidir.."
"...Sanat, bizim doğaya haddini bildirmek için başvurduğumuz yürekli itirazımız, yiğitçe çabamızdır..."
Hayatı yöneten bilimsel yasaları bütünüyle kavradığımızda, hayalciden daha fazla yanılsamalar besleyen tek kişinin, eylem adamı olduğunu anlayacağız. Doğrusu, eylem adamı yaptıklarının ne nedenini ne de sonuçlarını bilir. Diken ektiğini sandığı bahçeden biz gül devşiririz, ağzımıza lâyık yemişler verecek bir incir ağacı diktiğini sanır, diken kadar kuru, zehir gibi acı yemişlerle karşılaşırız. İnsanlık nereye gittiğini hiçbir zaman bilemediği için yolunu da hiçbir zaman bulamamıştır.
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.