"Ataları güneşin doğduğu yerden gelmişti buraya. Asırlarca, asırlarca evvel. Demiri eriterek dağı delerek, kayaları yol eyleyerek. Donmuş gecelerden, cehennem gibi gündüzlerden geçerek. Çatlamış dudakları, yaralı bedenleriyle. Susuz ve yiyeceksiz. Eğersiz atlarının sırtında. Başı kabak ve bedenleri üryan. Sadece cesaretlerini kuşanarak. Cesaretlerini ve akıllarını. Hayatta kalmak için. Ayak bastıkları her yerden sürülmek pahasına. Sürüle sürüle, sürmeyi öğrenerek. Görüldükleri her yerde öldürülmek pahasına, öldürüle öldürüle, öldürmeyi öğrenerek. Ve kılıcın ve inancın ve açlığın yardımıyla."
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve