"Ölmeni istemedim," dedi Harry. Bu kelimeler iradesi dışında çıkmıştı ağzından. "Hiçbirinizin ölmesini istemedim. Üzgünüm -"
Hepsinden çok Lupin'e hitap ediyor, ona yalvarıyordu.
"- oğlun daha yeni doğmuştu... Remus, üzgünüm -"
"Ben de üzgünüm," dedi Lupin. "Onu asla tanımayacağım için üzgünüm... Ama o benim ne için öldüğümü bilecek ve umuyorum ki beni anlayacak. Onun daha mutlu bir hayat yaşayacağı bir dünya yaratmaya çalışıyordum."
Gördüğünüz gibi kitap 1900 adı verilen büyük sınıra vardı. Bir Yüzyıl daha öğütülüp çalkalandı olan bitenler insanların isteği doğrultusunda bulandırıldı - ne kadar eskiyse o kadar zengin ve anlamlı bulundu. Bazı hafızaların ürünü olan kitaplarda dünyayı kat eden en güzel zamandı- eski zamanlar, neşeli, tatlı, ve basit zamanlar, sanki zaman genç ve korkusuzmuşçasına. Yüzyılın sınırını Düşe Kalka geçebileceklerinden Emin olamayan yaşlılar yüzlerini ekşiterek bekliyordu onu. Çünkü dünya değişiyordu, tatlılığı kalmamıştı, fazilet keza. Çürüyen bir dünyaya tasa sızmıştı; kaybolan neydi, terbiye, rahatlık ve güzellik mi ? Hanımlar artık hanım değildi, beylerin sözüne güvenilmiyordu.
Kelebekler bir gün mü yaşar?
Bu yaşam süresinden ne anladığımıza bağlıdır. Yaşamayı, doğmak, yaşamak
ve ölmek şeklinde tarif edersek kelebekler aylarca yaşarlar. Kırlarda ve
bahçelerde uçuşarak ince, zarif ve güzel renklerle bezenmiş kanatlarıyla
yapraklara konan, bizim kelebek olarak tanıdığımız hali, ömrünün ölümüne
yakın son aşamasıdır. Bu