Erkenden kapattım ışıklarımı, üçe beşe kalmadan gece oldu gün. Sağıma soluma bakıp, hayal kırıklarından yapma yeni hayaller çıkarttım yastığımın üzerine. Bir çocuk sol yanımda, ne zamandır sorulmamış hali hatrı. Hiç tutulmamış elinden, yabancı biri tarafından kötü niyetle bile şeker uzatılmamış. Sesini unutmuş unutacak konuşmamaktan. Onu da çektim çıkarttım. Karnımda onca uçuşup beni mutlu ettiğini iddia eden kelebeklerin cesetleri ipek tozuna dönüşmüş, onları da çıkarttım. Döktüm bir bir ne varsa içimde antika değerini hak eden. Ne varsa içimde adını, dilini, varlığını unutmuş hepsini uyandırdım.
Soramadım da nasılsınız diye, biri mahcup, biri ölü. Öylece uzandık yan yana bir müddet. Gözü kamaştı solumdaki çocuğun, içimin dehlizlerinden sonra yüzüne vuran aydınlıktan. Kelebekler mi? Dedim ya ölüler.
Hayaller sonra, kırıklardan yapma hayaller, uçları keskin, kırılırsa daha derin keser.
Ben, sol yanımdaki çocuk, kırıklardan yapma hayallerim ve ölü kelebekler, iyi geceler diler.
02112016/T