Sen benim neşe boncuğumdun
Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde
«Ruh halinin geçiciliği, sürdürülemez neşe. Mutluluğun keskin bir tonu var. Tiz tonda konuşan yaygaracı bir kadın sesi gibi.»
Sayfa 90
Dialog
Dialog
Nasıl net gözlem yapa biliriz?
Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz?
Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız?
Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız?
Derler insan çözülmez kutu bağlı.
Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Sen benim neşe boncuğumdun
Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.
Sen benim neşe boncuğumdun
Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.
Metis Yayınları (Epub)
Doğa figürleri: ağaç
Ağaç da; bolluk, bereket, neşe ve sevinç sembolüdür. Çiçekli, yemyeşil toprak üzerine, güneşli, neşeli, parlak bulutlar ve kuşlarla bezeli bir gökyüzü altına mutlu bir ağaç çizilir.
Sayfa 43Kitabı okudu
Doğa figürleri: çiçek
Çiçek mutlu evlerin kapısının önündeki yolun her iki kenarına, kırlara, bahçelere, mutlu çocukların gittiği okul yoluna, kısacası mutluluğun olduğu her yere serpiştirilir. Mutsuz temalarda çiçek figürü görülmez. Bütün bunlar, çiçeğin çocuk için mutluluk, neşe ve sevgi sembolü olduğunu düşündürür.
Sayfa 42Kitabı okudu
Sen benim neşe boncuğumdun
Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.
Sayfa 48Kitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Doktor bu cephe insanlarındaki aşırı, hattâ zaman zaman taşkınlık haline gelen neşenin üzerinde çok durmuştu. Hayat cephede eşi benzeri olmayan bir grafik çizer, iman ile taşkınlık arasında testere dişleri gibi iner çıkardı. Neden?
Bu keskin çelişme sadece görünüşte idi. Yoksa dua ile kahkaha aynı kaynaktan gelmekteydi, neşe imanın koruyucusu, siperi oluyordu. Neşe, normal işleyen aklı, ümitsizliğin zehirli dumanları içinde bozguna uğratacak, ruhu kahredecek çıkmaz durumlara karşı bir Köroğlu isyanı idi.
Sayfa 161Kitabı okudu
Oradan ayrılınca üç gün üç gece kuzeye doğru yol aldılar. Geniş bir arazinin ortasından geçerken kulaklarına neşeli bir şarkı sesi geldi. Ceylan derisinden yapılmış urbasının beline sicim kuşak bağlamış bir ihtiyar, tarlaların arasındaki yollara düşen çeltik saplarını toplarken türkü söylüyordu. Konfüçyüs geriye dönerek sordu:
“Hey, Şiro! Bu
Sen benim neşe boncuğumdun
Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.
Sayfa 48Kitabı okudu