Antakya’nın kuruluş efsanesinde; İskender’in komutanı Seleucus yeni bir kent kurma konusunda kararsızdı ve bunun icin Zeus’a adak adar.Yeni kuracagı kentin yerini gösterecek bir işaret vermesi için Zeus’a bir kurban keser Seleucus.
Adaktan bir parça kapan bir kartal, uçtuktan sonra, Antigonia’dan
farklı bir yere Silipius eteklerine konar ve kentin temelleri burada atılmaya başlar ve kente Seleucus’un babası Antiochus’un adı verilir.Antiocheia’da Zeus için bir tapınak inşa edilmeye başlanır ve kentin himayesi Zeus’a verilir.
Kenti koruyan bir başka tanrı ise Zeus’un oğlu Güneş Tanrısı Apollon’dur ve Harbiye’de şelaler arasında gezerken Daphne’ye aşık olur.Daphne ise kendisine büyük aşkla bakan bu tanrıdan çok korkar ve kaçmaya başlar.Daphne o sırada
“Ey Toprak Ana, beni ört, beni sakla, beni koru”
Duasıyla Gaia’ya yalvarır.Daphne yavaşça kabuklanır, saçları yapraklanır ve Defne Ağacına döner.Apollon derin bir üzüntüyle sarıldığında hala atmakta olan kalbini hisseder ve Defne Ağacını kutsal ağacı olarak ilan ederek kahramanların baş çelenginde kullanılmaya başlanır.
Apollo’nun gözyaşlarının Harbiye’de hala akmakta olduğuna inanılır.
Antakya’nın kuruluş efsanesinde dünyaca bilinen bu mit vardır. Titus Tünellerinin, Beşikli Mağarasının, dev Musa Ağacının, Hızır Türbesi’nin, Haron’un kayasının da hikayeleri oldukça enteresandır.
#Antakya #Hatay