Bağdat pazarında bir Yahudi ile tartışıyordum . Nasıl oldu bilmiyorum. Bir an farkında olmadan Yahudi’ye, “Seni köpek!” dedim . O anda Hallaç yanımızdan geçiyordu. Kızgın bakışlarla bana bakarak, “Köpeğine sahip ol, havlamasın.” dedi ve hızla bizden uzaklaştı. Kavga bitince Hallac’ın yanına gittim. İçeri girdim. Beni görünce yüzünü öte tarafa çevirdi. Beni bağışlamasını rica ettim. Bunun üzerine yeniden sakinleşti ve şöyle konuştu;
“Sevgili oğlum. Bütün dinler, ulu Tanrı’nın dinleridir. Tanrı, her bir dini ile ayn bir insan topluluğunu meşgul etmektedir. İnsanlar inandıkları dinleri kendileri seçmediler; bilakis Rahman ve Rahim olan Tanrı, insanların inandıkları dinler için seçmiştir. Eğer bir kimse başka bir kimseyi inandığı dinin doğru olmadığı iddiasıyla kınarsa, bu hareketiyle o insanın kendi iradesiyle bir tercih yapmış olduğu yolunda bir hüküm vermiş olur. .
Bilesin ki, Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer dinler, sadece çeşitli sanlar ve farklı isimlerdir; fakat hepsinde maksat aynıdır, farklı değildir.
Ben dinlerin ne olduğu konusunu çok düşündüm. Neticede gördüm ki, dinler, bir kökün çeşitli dallarıdır. Bir insandan, onu alışkanlıklarından alıkoyan ve bağlarından koparan bir din seçmesini talep etme. O zaten varlığın sebebini ve yüce gayelerin mânâsını kendisinin en iyi anladığı şekilde arayacaktır! Zahirde inanç ve inançsızlık arasında sadece bir isim farkı vardır. Hakikatte ise, bunların ikisi arasında hiçbir fark yoktur.”
Hallac-ı Mansur
Annemarie Schimmel
"Kurtarın Beni Tanrı'dan"
Çeviri: G. Ahmetcan Asena
Pan Yayıncılık