Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Kitap işlenecek bir cinayeti ilk başta açıklar. Daha sonra bu cinayetin gerçekleşmesini anlatır. Kimsenin bu cinayeti engelleyecek bir çabaya girmemesini anlatır. Kitabı okurken isimler dışında hepimizin gündelik hayatta sosyal medyada ya da karşılaştığımız okuduğumuz olaylarla benzerlik gösterdiğini görüyoruz.
İnci kitabı inceleme
Kitap genel hatlarıyla akıcıydı. Kino adında bir balıkçı, karısı Juana ve bebekleri Coyotito'nun hikayesini anlatır. Her şey Coyotito'yu ısıran bir akreple başlar. Aile doktora gider fakat doktorun kasabadaki insanlara karşı takındığı küçümseyici tavırla karşılaşırlar. Paraları olmadığı için kapıdan geri dönerler ve sahile inip orada bir
Kino ve ailesi bir deniz kasabasında yaşamaktadır. Bir gün oğlunu akrep sokması üzerine Kino doktora gider. Fakat parası olmadığı için doktor tedaviyi reddeder. Bunu üzerine Kino çareyi denize dalmakta bulur. Daldığı denizden devasa büyüklükte ve eşsiz güzellikte bir İnci çıkarır. Bunu üzerine kasabadaki herkes, tedaviyi reddeden doktor bile bir anda Kino'nun etrafında toplanır. Ondan ne koparabileceklerini düşünmeye başlarlar. Fakat bu inci Kino'nun ailesine kötülük ve düşmanlıktan başka bir şey getirmeyecektir.
Kitapta paranın insanlara neler yaptırabileceğini görüyoruz. Dünyanın en zengini bile olsa hep daha fazlasını isteyen insanoğlunun hikayesiydi aslında bu kitap. Kino gibi gözü tok, azla yetinmeyi bilen bir karakterin bile sonunda dönüştüğü kişilik beni şaşkına uğrattı.
Kitap kısa olmasına rağmen okurken zorlandım. Yazarın daha önce okuduğum Fareler ve İnsanlar kitabıyla karşılaştırmadan edemedim. Önceki kitabında dili akıcı ve sade iken İnci kitabında çokça devrik cümlelere yer vermesi anlamı bozmuştu.
Buna rağmen ders çıkarılacak ve anlamlı bir eser sunmuş bizlere yazar.
Kitabın tek cümle ile özeti olan alıntıyı da buraya bırakıyorum. Keyifli okumalar.
" Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi."
John Steinbeck'e Başlangıç : İnci
John Steinbeck, Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi dünyaca ünlü Amerikan yazardır. Steinbeck'e bir başlangıç yapmak istiyorsanız "İnci" kitabı ideal olacaktır.
Kitabı okumak için İletişim Yayınları'nı tercih edecektim. Fakat Sel Yayınları'nın Tomris Uyar çeviri olduğu görünce bunu tercih ettim. Bence siz de Tomris Uyar çevirisini tercih edebilirsiniz.
Yoksul bir inci avcısı olan Kino, büyük bir şans eseri devasa bir inci bulur. "Dünyanın Biricik İncisi"dir bu inci. Bu inciyi satmak için tüccarlara gittiğinde belki de 50 bin peso eden inciye en fazla bin 500 peso fiyat biçerler.
Kino ise bu inciyi başkentte satmak ister. Fakat kino defalarca saldırılara, inciyi çalma girişimlerine uğrar. Kendini savunurken de birini öldürmek zorunda kalır. Bu arada düşmanları da saz evini dakikalar içinde yakarlar.
Ağabeyinin evinde saklanan Kino (elbette karısı ve bebeğiyle birlikte) kaçmaya çalışırlar. Fakat peşlerinden iz sürücüler gelir. Nihayet dünyalar tatlısı küçük bebekleri ölür.
Bir inci uğruna saldırı teşebbüslerine, evlerinin yakılmasına hatta biricik bebeklerinin ölümüne tanıklık ederler. Bu da büyük bir hazinenin ardından gelen korkunç felaketleri gözler önüne serer.
Türk dizilerinde fakir bir kişi eline büyük imkanlar geçse de daha ziyade felaketler gelir. Bu kitap da bu konu bakımından bir nevi Türk dizisine benzetilebilir.
Bolca betimlemelerle dolu bu kitabı okuyarak mutlaka kendimize bir ders çıkarabiliriz. Steinbeck'in üslubuna da alışmak için muhakkak okuyun. Oldukça kaliteli bir başlangıç kitabı.
Jacqueline Raoul-Duval'ın "Ebedi Nişanlı Kafka" adlı kitabı, Franz Kafka'nın aşk hayatını ve ilişkilerini mercek altına alıyor. Kitap, Kafka'nın dört büyük aşkını ve bu aşklar etrafında şekillenen edebi üretimini inceliyor. Kafka'nın Felice Bauer, Milena Jesenska, Julie Wohryzek ve Dora Diamant ile olan ilişkileri,
Yurtsuzluk ilişkisi ve Anayurt Oteli
Merhabalar, akademik inceledim bir miktar geçen sene yorumlarken onlarca kelime edebilirdim lakin şu an hatrımda kalmayan kısımlar olduğunu bilerek çok detaya giremedim yanlış olmasın diye. Yusuf Atılgan ilk romanı Aylak Adam'dan 15 yıl kadar sonra ikinci yapıda Anayurt Oteli'ni 1973 yılında yayımladı. 2 yapıtının da başkişisi, toplumdan
İnci -92 sayfa
John Steinbeck
İnci avcısı Kino, karısı Juana ve bebeği Coyotho ile birlikte yoksul ve mutlu bir hayat sürmektedir. Hayatları güzel giderken oğlunu akrep sokunca doktora götürmek isterler. Ancak doktor yoksul oldukları için bebeğe bakmaz. Kino ve Juana, büyük bir inci bularak hayatlarını değiştirmek isterler. Bulurlar da... İnci onlara hayallerini yaşatacak mıdır?
Steinbeck, 92 sayfalık kitabında insanların hırslarını, kötülüklerini, inciye sahip olabilmek için neler yapabildiklerini çok güzel anlatıyor. En önemlisi kitapta dedikodunun nasıl bir hızla yayılabildiğini görüyoruz.
Kitap kesinlikle tavsiyemdir.
112 syf.
3/10 puan verdi
Kitap okurken zaman zaman sıkıldığımız oluyor. Hatta bazen ne okuduğumuzu dahi unutabiliyoruz. Bu yüzden yazarın üslubu önemlidir üslubun akıcı olması gerekir
Anlattığı şeyler sıkıcı şeyler olsa bile ballandira ballandıra anlatmalı yazar.
Bu eseri okurken inanılmaz sıkıldım ve yarım bırakmak istedim. Yine de tamamladım
Ataerkil düzen ve birtakım namus meseleleri
Kitap herkesin bildiği ama engellemeye çalışmadığı bir namus cinayetini konu alıyor. E tabi söz konusu namus bekçiliği olunca toplumun nasıl seyirci kaldığını yazar çok güzel bir şekilde işlemiş. Kız kardeşlerinin namusunu temizlemek için cinayet işleyen ikizleri halk kendi gözlerinde temize çekmiş, onlara erkek gibi erkek damgası yapıştırmış ve kimse Santiago Nasar'ın ölümüne engel olmamış. Yazarın dil ve anlatımı okuru sıkmayan cinstendi, ben okurken keyif aldım ancak çok fazla isim olduğundan okurken zorlanmak da mümkün. Okuyacak herkese keyifli okumalar dilerim. Önyargılardan arınıp, namusun kadının bacakları arasında olmadığının bilincinde olan bir toplum olmak dileğiyle...
İnsanın iç dünyasına dair bir ziyaret gibidir. Her bir satır, ruhu sakinleştirir ve düşünce denizinde bir liman gibi hizmet eder. Her cümlesi, derin bir içgörüyle işlenmiş bir inci gibidir, insanı düşüncelere daldırır ve içsel keşfe çıkarır. Aurelius'un felsefesi, yaşamın geçici doğasını kucaklar ve iç huzuru bulmanın önemini vurgular. Onun dilindeki zarafet ve duygusal yoğunluk, okuyucuyu derin düşüncelere sürükler ve kendine yönelme çağrısında bulunur. "Kendime Düşünceler", yaşamın karmaşıklıklarını anlamak ve içsel dinginliği bulmak için bir pusula gibidir. Aurelius'un düşünceleri, zihinsel fırtınaların ortasında bile bir sığınak sunar, böylece okuyucu, içsel huzurun ve kabulün gücünü keşfeder. Bu eser, sadece bir kitap değil, aynı zamanda içsel bir yolculuktur; insanı kendi derinliklerine doğru bir seyahate çıkarır ve yaşamın anlamını bulma çabasında yoldaşlık ediyor.
