" Kendi kendime şunu diyorum: Yaptığımız şey ortaya çıktığında hepimiz üzgün oluruz. O zaman gerçekten üzgün oluruz. Sorun, üzgün olup olmadığımız değil. Sorun, nasıl bir ders aldığımız. "
Baştan sona merakla okuduğum bi kitap oldu. Yazarın daha önce " Barbarları Beklerken " romanını okumuştum o da çok etkilemişti beni. Coetzee, kitaplarında madalyonun her iki tarafını da gösteriyor biz okurlara. Tarafsız mı? Evet, bence tarafsız. Hatta bazen bi anlatıcı olarak da açık ileti şeklinde sunuyor fikirlerini. Hem olumlu hem olumsuz yönleriyle...
Utanç, kelime anlamı olarak hepimizin zaman zaman yaşadığı bi duygu. Klasik bir konu olarak başlayan kitapta utancın insanı ıslah etmesi gerektiği değil, değiştirmesi, dönüştürmesi anlatılıyor. Romanda utanç duyulacak iki olay yaşanıyor biri Batı'da diğeri Doğu'da. Ortak nokta ise utanç duyulacak şeyi yaptıktan sonra insanların (erkeklerin demek daha doğru olur) olaya bakış açısı ve içlerinde vicdan azabı duyup duymamaları.
Bir kadın olarak kitaptaki erkek karakterlerden tiksindim ve yine bir kadın olarak Lurie'ye sinir oldu. Karakterleri bu kadar gerçekçi yazdığı için de yazarı bir kez daha sevdim.
Tavsiye ederim.