Fevzi Başçavuş Gürcistan sınırında askerliğini yapmaktadır. Sınırda Ruslar kaçakçılık yapıp Türkiye'de giriş yapmaya çalışırlar ve çatışmada çete lideri Salenko'nun adamları Türk askerleri tarafından etkisi hale getirilirken mallarına el konulur.
Yiğit, Fevzi Başçavuş'un oğludur ve Salenko tarafından kaçırılarak Gürcistan' da izbe ve terk edilmiş bir hapishane de tutulmaktadır. Yiğit orada zorla bahisli dövüşlere katılıp bir yandan da bu hasiphane gibi yerden kaçmanın planlarını yapmaktadır.
Dili ve olayın akıcılığı sizi alıp olayın odak noktasına atıveriyor. Kusursuz anlatımıyla beni mest etti. Kesinlikle okunmanızı tavsiye ederim dostlarım. Kitapla kalın dostlar
#kitaptanalıntıları
Bir insan ne kadar özlem duyabilir? Bunun bir sınırı var mı? İnsan özleme sınırı aşarsa gerçekten aklını yitirebilir mi? Peki ya, özlem insanı öldürebilir mi? Açlık, susuzluk mu insanı daha çok yorar ; yoksa özlem mi?
Bir yandan demir parmaklıklı kapıların açılışı, diğer yandan her gün aynı eziyeti çekmekten yorulmuş insanların mırıldanışları, Yiğit’in gece boyunca hiç uyumadan düşünüp aldığı kararları keskinleştirmişti.
Kim bilir bundan sonra dövüşeceği rakipleri daha neler yapmaya çalışacaklardı. Ve eğer buradan çıkıp ailesinin intikamını almak istiyorsa bu dövüşlerde mağlup olmamalı, hayatta kalmalı başarmalıydı. Yani kısacası öldürmekten başka çaresi yoktu.
#kitapyorumu #okudumbitti #kitaptanalıntıları #arkakapak #barlas #marazgozoğlu #kırmızıbalonyayınevi #sayfa287