Merhaba... Ferenc Molnar'ın Pál Sokağı Çocukları kitabını bitirdim. Bu kitap çocukluğumdan beri 10'dan fazla kez okuduğum bir kitap ve Jules Verne kitapları ve Carlo Carlodi'nin Pinokyo'su ile birlikte kitap okumayı sevdiren ve o alışkanlığı kazandıran kitaplardan biri. (Edith Nesbith'in Demiryolu Çocukları kitabını da birden fazla kez okuyup ve sevmiştim ama şu an konusunu hatırlamıyorum.)
Kitapta, arsalarından başka oynayacak yeri olmayan Pal Sokağı Çocukları'nın o arsayı canları pahasına savunmalarını ve bunun için savaşmalarını okuyoruz. Gerçek savaşlarda olduğu gibi burada da casusluk hizmetlerine, rütbelere, elçi göndermelerine tanık oluyoruz. Galiba sadece çocukların kum torbalarıyla yaptığı bu savaşa olumlu bakabilirim. Ama Pal Sokağı Çocuklarının oynadığı arsaya sahip olmak isteyen Feri Ats komutasındaki çocuklara da bakacak olursak onlara kötü çocuklarmış diyemiyoruz ve dünya da yaşanan savaşların da saf iyilerle saf kötüler arasında olmadığı gerçeğini burada da görmüş oluyoruz.
Kitabı her okuduğumda Nemeszcek'in yeri bende ayrı oluyordu ve son okuduğumda da bu durum değişmedi. Cesareti, arsaya olan bağlılığı, grubun en küçüğü olması ve grubundaki yüzbaşı, asteğmen, üsteğmen ve general gibi rütbeliler içinde tek nefer olması... Tüm bunlar kitabı okurken kendimi Nemeszcek'le özdeşleştirmemi sağladı.
Küçük büyük herkesin okumasını istediğim kitaplardan, herkese keyifli okumalar.