Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Yabancı Evlatlık, Gençler baya SPOİ içerirr!!!
Bir yabancının hikayesi Kuyucaklı Yusuf. Ailesi eşkıyalar tarafından öldürüldükten sonra evlatlık alınan bir Kuyucaklının hayata devam edişi. Her şey Muazzez'e iğrenç gözlerle bakan "zengin çocuğu Şakir'e" yumruk(?) atmasıyla başladı ve o günden sonra da hayatları çok kötü devam etti.
Şakir ve babası Hilmi Bey Edremit'in
Merhaba dostlar.
Sizlere Esra hanım kaleminden dökülen can kırıklıkları ile dolu, sizi derinden de etkileyecek bir kitapla geldim.
Abisi Ozan’ın Meleği, evin en küçüğü Nesrin. Küçük dediğime bakmayın yaşadıkların kendinden çok büyük. Henüz 10 yaşında. Bir akşam bütün aile evde bir sessizlik var ve büyük bir eksiklik canı ciğeri Ozan’ı… Bir şeyler ters gidiyor ama ne? Annesi apar topar uzaklaştırıyor onu komşularının kızı Sümeyye ablası ile ne olduğunu bile anlamadan. Köyden adımını atmayan minik kız İstanbul da bambaşka bir hayatın içinde buluyor kendini…
Onunla beraber sorguluyorsunuz neden? Ne oldu? Ailesi nerede? Ozan nerede?
Kazandıklarının yanında kaybettikleri ile altüst olan bir psikoloji! Onda yarattığı rahatsızlıklar! Okudukça bu kadar acı fazla diyeceksiniz.
Haber alamadığı ailesi, canından çok sevdiği abisi Oğuz, büyüyüp aşık olduğu Yusuf’u, ikinci annesi bildiği Sümeyye’si.! Devam eden kayıplar!
Sonunda sizi bekleyen bambaşka bir can kırığı!
Her gün artan kadın cinayetleri, çocuk istismarları ve psikolojisi altüst olan milyonlarca kadın varken bu kitap bunlara bir kere daha bütün çıplaklığıyla bakabilmenizi bir kere daha farkına varmanızı sağlayacak. Belki bu sadece bir kurguydu ama bizim topraklarımızda hala yaşananlar en büyük kanayan yaramız. Artık son bulması dileklerimle. Kadınlarımız,çocuklarımız ve masumlarımız ölmesin artık.!
"Onun yapılacak daha önemli işleri vardı. Kitap okumak gibi... Müzik dinlemek ve bağıra bağıra eşlik etmek gibi. Her gün iki saatini mutlaka okumaya ayırırdı çünkü ... çünkü kitap beynin gıdasıydı. Mutlaka müzik dinlerdi... Müzik de ruhun besiniydi ve biraz da annesi ... çünkü... işte o da ömrün tek gerçeğiydi. Varoluş mucizesi."
Sevdiğim kız saçlarını sallayıp yanımdan geçsin diye, yollarını değiştiren bir insandım ben. Attığım taş on ikiden vursun diye, taştan önce koşup hedefin yerini değiştiren sadık ve fedakâr arkadaşlarım vardı hayatımda.
Oyunun içinde bir oyuncak olduğumu anladığım gün, işler içinden çıkılamayacak kadar karışık ve arkadaşlarım sayesinde belki de daha eğlenceli olmaya başlıyordu.
Biz bir ekiptik...
… ve ekip olmak, birlik, beraberlik demekti.
Bu yüzden, ölümüne dost, kanka, moruk, orti, çete, hafız, hacı ve daha ne türlü slogan varsa hepsiydik.
Ha bir de sağlam âşık.
Çok tatlı bir aşk hikayesi ve gizem barındıran güzel bir kitap. Karakterlerin arkadaşlıklarına bayıldım. Özellikle Şinasi mükemmel bir karakterdi. Yoğun zamanlarda veya reading slump için aranan çerezlik kitap önerisi olabilecek aşırı eğlenceli ve sürükleyici bir kitap. Sonu öyle bir yerde bitiyor ki devamı nasıl olacak merakıyla ikinci kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. Yazarından dolayı önyargılı olmanızı istemem. Okumanızı önerebileceğim kitaplardan.
Kıssaların en güzeli... olarak geçer Kuran da...
Başı da sonu da Bismillah...
Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu. (Yusuf 3).
Kuranı Kerimde de belirtildiği üzere en güzel kıssa.
Nazan Bekiroğlu en güzel kıssayı şiir gibi anlatımıyla yaşattı bize.
Kitaptan alıntılarla kitabı biraz da olsa anlatalım.
Mülk gibi aşk da Allah'tan.
Ruhun da O, kalbin de O, aklın da O.
Tenin de O, canın da O, cismin de O.
Ve aradan perdeleri kaldırarak O'nu bilmek olarak tanımlanan şey, bu seyr ü sefer, sadece O'nu bilmeyi bilmenin sancısından ibaret (S:15).
Yusuf aleyhisselamın çocukluğunda gördüğü güneş, ay ve 11 yıldız. Zindanda iken kinci kez aynı rüyayı görmesi ve bu rüyaya ise o güne kadar görmediği büyüklük ve parlaklıktaki mavi yıldız(Venüs yani Zühre yıldızı olarak bilinen yıldız kast edilse gerek)ın eklenmesi. Ve bu mavi yıldız Züleyha...
Güneş battı.
Mısır uykuya daldı.
Gri kedi uyandı. (S:167)
Selamünaleyküm
İncelememe başlamadan önce uzun zamandır inceleme yazmadığımı ve haliyle biraz hamladığımı söylemeden geçmeyeyim..
Taha Kılınç'ın Alem-i İslam Yazıları serisinin ikinci kitabı olan Filistin, benim bu seride okuduğum ilk kitap.. Malum Gazze katliamının 239.günündeyiz.. 7 Ekim'den bu yana değil 77 yıllık zulüm, katliam,
Serinin ikinci kitabıyla sizlerleyim. Huşu Ağacının ardından serinin bu kitabında hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Zeynep ve Ömer evliliklerindeki sorunlu aşmış, birbirini anlayan ve çok aşık bir çift olarak karşımızda. Hatta yeni evlerine taşındılar. Hayatlarında her şey rayında gidiyor Ömer'in iş durumları haricinde. Zeynep bir gün ofisinde bir günlük buluyor. Danışanlarından biri okuması için bıraktı sanıyor ama günlük hiç akla gelmeyecek birinin çıkıyor. Ters köşe oldu cidden. Bu günlük ile zaten hayatları değişiyor. Kitabın sonunda hiç beklemediğim bir ters köşe daha oluyor. Günlükte Hüma ve Yusuf Ali adlı iki kişinin aşkı, ayrılıkları, sevinç ve acıları yer alıyor. Öyle güzeldi ki bitmesin istedim. Serinin diğer kitabı için sabırsızlanıyorum.
