#eğerkötüolsaydık
-M.L RIO
“Zamanın adımları kişiye göre değişir.”
Karanlık ve aydınlığın, aşk ve nefretin, iyilik ve kötülüğün yani tüm zıtlıkların mücadelesinin verildiği ve pek çoğunun trajediler üzerine olduğu eserler Shakespeare eserleri. Bu kitap işte tam bu zıtlıkların oluşturduğu bir trajedi. Yedi arkadaşın konservatuvardaki eğitimlerinin yanı sıra hayatlarınında da gözler önünde olduğu bir olay silsilesinden ibaret. Oyunmu gerçekmi ayrımını yapmakta bizlerin bile zorlandığı bir yapıt. Öyle derin öyle içselleştirilecek türde.
Geçmiş ve gelecek olarak ilerleyen bölümlerde konservatuar öğrencisi Oliver’dan dinliyoruz hikayeyi. Okul yıllarında yaşadıkları sahne tecrübelerinden tutunda, duyguları ve oyunculuğun yaşamlarındaki yerine kadar ve akıl almaz bir trajediyle son yılında hapishaneye düşüp on yılını orda geçirmesi. Cinayet nedeniyle yıllarını geçirmiş olsada bu suçu onun işleyip işlemediği son sayfalara kadar gizemini koruyor. Bölümlerde hem okul yılları ve bu olay yaşanana kadar olan süreci okuyoruz. On yılın sonunda serbest kaldığında hala onu tutuklayan dedektifin asıl gerçekleri öğrenmek istemesi üzerine olayın ve yaşamlarının iç yüzüne konuk oluyoruz. Oliver, arkadaşlarının aslında sahne önünde de sahnenin arkasında da oynadığı karakterleri canlandırıyor oluşunu farkediyor acı da olsa. Herkesin bürüneceği rolü önceden tahmin etselerde hocaları seçimleri farklı yaptığında, işte gerçek kişilikler ve rekabet ozaman ortaya çıkmaya başlıyor. Yaşanan trajedi baş gösterdiğinde aralarından biri ölünce, kalanlar hayatlarının en zorlu oyunculuğuyla mücadele etmeye başlıyorlar.