Öncelikle kesinlikle tavsiye ederim. Kitap hakkındaki düşüncemden ve konusundan bahsedersem;Raif Efendi bu hayatta hiçbir gayesi olmayan bir kişidir. Babasının ısrarları sebebiyle Berlin'e giderek orada hem okuyacak hem de meslek edinecektir. Raif Efendi bu durumdan çok memnun olmasa da gider. Orada geçirdiği sürede bir gün bir müzeye gider. Orada gördüğü tabloya - "kürk mantolu madonna " - hayran olur. Ve arka arkaya günlerce tabloyu görmeye gelir. Bir gün yine müzeye gider ama bu sefer sadece tabloyu değil, bu tabloya resmedilen kişiyi de görür. Aralarında kısa bir diyalog geçer. İsmi Maria Puder' dır. Maria oradan çıkar ve gider. Raif Efendi de onu takip eder. Ve bir gece kulübüne girdiğini görür, Maria orada keman çalmaktadır. Maria daha sonra Raif Efendinin masasına gelir ve o tablonun kendisi olduğunu ayrıca ismini de söyler. Ve arkadaş olurlar. Daha sonra aralarında bir yakınlaşma başlar. Sonra Raif Efendinin babasının vefatıyla Raif Efendi işlerin başına geçmeye gider, daha sonra da Mariayı alacaktır. İlk başta mektuplaşırken mektuplar birden kesilir ve Raif Efendi Marianın onu terk ettiğini düşünür. ( ama gerçekler daha da acıdır.)Aradan uzun yıllar sonra Rasim adında biri Raif Efendi ile aynı yerde çalışmaya başlar. Raif Efendi tercümandır. Raif Efendi uzun bir süre gelmez ve Rasim onu merak edip evine gider. Raif Efendi Rasim'e kara kaplı bir defter verir. Rasim bunu okur. Hikâyenin asıl sizi şaşırtan yeri sonudur o yüzün bahsetmeyeceğim. Kısaca her şey bir tabloyla başlarken kara kaplı bir defterin ardında yazan hüzün ve hasretle sona erdi.