Kitabı aslında çok sakin bir şekilde okuyor olmama rağmen artık her şeyin sonuna ulaştığımızda çok ani bir ağlama krizine girdim. Yazarın nasıl usul usul bu karakterleri ve birbirlerine olan sevgilerini içime işlediğini fark edememişim. Efsanenin nasıl patlak vereceğini anladığım an nefesimi tutarak okudum ve olayı çözmüş olsam bile kendimi ağlamaktan tutamadım.
Madeline yazdığı karakterlerin kafanızda kalıcı bir yer edinmesinden emin olana kadar yazıyor gibi hissediyorum. "Ben, Kirke" 'de de durum böyleydi, bu kitapta da. Uzun bir süre Patroklos ve Akhilleus'un etkisinden çıkabileceğimi sanmıyorum, onların ki gerçek bir aşk hikayesi ve gerçek bir trajedi.
Kesinlikle okuyun, okutun. Kitabın sonunda ağlatmasını beklemektense bu güzel aşkı bu ikiliyle tadın, sonunun nasıl biteceğini bilmelerine rağmen doya doya yaşamalarına ortak olun.