Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
İnsanın toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada Müslümanca düşünmenin imkan ve yöntemine çok yerinde bir bakış açısıyla değinilen; anlamlandırıcı örneklerle daha net anlatım sunulan bir kitap.
İslami düşünce tarzının sadece teorikle olmayacağını ancak hayata aktarılıp pratik hale dönüştürünce bir anlam ifade edeceğini çarpıcı şekilde sunuyor bize Özdenören.
Herkesin dilinde dolanan ama aslında ne anlama geldiği anlaşılamayan "Müslüman çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar." cümlesi burada içi doldurularak aktarılmış. Batı uygarlığı ile gerek kültür gerek dil gerek yaşayış gerekse durumlara bakış açımızın islam bağlamında düşünüldüğünde, ortak bir yol üzerinde olmadığını net bir dille ifade etmiş ve biz ne üzerine yola çıkmışız ve ne üzerinde yürüyoruz, seneler geçtikçe istikrarlı olduğumuz yol üzerinde güzergahımızı değiştirmiş miyiz gibi sorgulamalara vesile olan bir aracı rolü üstlenmiş bu kitap. Bu noktada düşündüğümde Muhammed Emin Hoca'nın "Ümmeti Muhammed gibi konuşuyoruz ama beni İsrail gibi yaşıyoruz" deyişi aklıma geldi hep.
Kitap bu dil tarzına alışık olmayanlar için biraz zorlayıcı olabilir ama ilerledikçe dile de anlatıma da alışılacağını ve sayfalar birbiri ardına sıralandıkça okuyucuların aklında soru işaretleri olup konular üzerinde kafa yorulacağını düşünüyorum.
İYİ Kİ KİTAPLAR VAR...
İlk okumaya başladığım zaman anlamakta güçlük çektim. Kitap, bünyesinde iki farklı hikaye, iki farklı yaşayıştan bahsediyor ve bunu anlayana kadar birazcık yorulmuş olabilirim. Fakat sayfalar ilerledikçe, karakterlerle bütünleşmeye başladıkça taşlar yerli yerine oturmaya başladı. Bu tarz bir kitapla ilk karşılaşmamdı ve ben gerçekten beğendim :))
gül yetiştiren adam ve gül tüketen nesil.
İki apayrı hikaye iç içe geçmiş şekilde anlatılıyor. İlk okuduğumda farklı zamanlarda seyrediyor diye düşünmüştüm bu iki hikayeyi şöyle ki: Sitâre ve arkadaşlarını günümüz çağı, gül yetiştiren adamı ise daha eski bir zaman diliminde... okudukca anladım ki zamanı ikisi içinde farklı algılayan iki ayrı insanın hikayesiydi. “Tutunmak istediği her şey sonunda sahtekarlık” olarak görünen, biri gül yetiştiren diğeri gül tüketen iki ayrı nesil. Bu beni ürküttü.
İçim ey içim! bu yolculuk nereye? yine bi şehrin ölümünü başlatır gibisin!
Üstat Cahit Zarifoğlu'nun bende etki bırakan iki kitabından biri olan Yedi Güzel Adam adlı şiir kitabının incelemesini yapmak öncelikle iyi bir araştırmaya tabikide meziyet ve marifeti de unutmamak gereklidir. 2014 yılının ilkbahar ayında TV’de yayınlanan Yedi Güzel Adam dizisi öyle hafızalarda yer kazındı ki günümüz karantina günlerinde sık sık
Rasim Özdenören'in daha çok denemelerini okumayı seviyorum. Bu denemesi de diğerleri gibi o kadar dolu dolu ki. Sindire sindire, bazı cümlelerine içtenlikle katıla katıla okuyabileceğiniz güzel bir eser. Kalemine sağlık.
Davamız/Derdimiz birey olarak değil, toplum olarak İslam'ı yaşayabilmek olmalı. Bunun içinde öncelikle bireyin, kelimelerin ötesine geçip fiili olarak islamı yaşaması gerekmektedir. Yani, mesele müslüman olmak değil, müslümanca yaşamaktır. Yazar, hayatın içinden olayları çok doğru tespitlerle İslam'la bütünleştirip o doğrultuda düşünüp yaşanabileceğini göstermeyi amaçlamıştır.
