İnsan gücünün, değerinin kalmadığı, tarım makinelerinin ortaya çıktığı bir dönem. Bankaların, toprağını kendinden bir parça olarak gören insanları toprağından, yerinden/yurdundan eden bir zaman. Romanın baş kahramanı Tom ve ailesi, kısaca Joad ailesi bu döneme denk gelen onlarca insandan sadece birkaçı. Zorla toprağından koparılan bu insanların umut dolu çıktığı uzun bir yolculukta verdiği mücadeleler, kayıplar ve onlarca acı... Hepsi daha iyi bir hayat umuduna sahip. Lakin Oklahoma'dan Kaliforniya'ya vardıklarında kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşarlar. Çünkü hiçbir şey düşündükleri gibi çıkmaz. İşverenlerin adaletsizliği, göçmenlerin kaldığı kampların yaşam kalitesizliği ve kapitalizmin hat safhada olduğu bir durum. Toplumsal adaletsizlik ve emek hırsızlığı vardır. İşverenler Joad ailesini ve diğer göçmen işçileri ucuz işgücü olarak görüp hak ettiklerinden daha düşük paralarda çalıştırırlar. Bu çekilen acılar, haksızlıklar, yoksullluklar, adaletsizlikler, kapitalizm ve emek hırsızlığı karşısında insan dayanışması ve aile bütünlüğünü korumak anlatılmaktadır. Jhon Steinbeck bu bütün zorlu hayatta insanların çaresizliğini, acılarını, çabaları öyle gerçekçi bir dille anlatmıştır ki adeta o karakterlerle yaşayıp, onların neler yaşadıklarını hissediyoruz. Romanda bu olaylar yazar tarafından çok güzel bir şekilde hikayeleştirilerek eleştirilmiştir. Oldukça uzun ve kapsamlı betimlemelere yer verildiği için anlatılanlar, karakterler adeta ete kemiğe bürünüp gözlerimizin önünde canlanıyor.