Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
İlber Ortaylı'nın "Cumhuriyet'in Yüz Yılı" kitabı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923'ten günümüze kadar olan serüvenini ele alıyor. Kitap, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından başlayarak, siyasi, sosyal ve kültürel dönüşümleri kapsamlı bir şekilde inceliyor.
İlber Ortaylı, akademik bir üslupla yazmış olmasına rağmen, kitabı okuyucular için anlaşılır ve akıcı hale getirmeyi başarmış. Ortaylı'nın derin tarihi bilgisi ve geniş perspektifi, kitabı hem bilgilendirici hem de ilgi çekici kılıyor.
Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne kadar geçen süreçteki önemli olayları ve dönüşümleri detaylı bir şekilde incelemek isteyenler için değerli bir kaynak. İlber Ortaylı'nın zengin bilgi birikimi ve anlatım tarzı, okuyucuları tarihin içinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Bugün türkiye dediğimiz yer nasıl meydana gelmiştir? İlber Ortaylı Türkler olmadan dünya tarihi yazılmaz diyor. Bu kitap gerçekten de Türklerin dünya tarihinde ne kadar aktif olduğunu gösteriyor bize. Doğu Asya'dan Küçük Asya'ya yani Anadolu'ya yolculuğunu izliyoruz kendimizin. Bu sırada Farslarla, Romalılarla, Moğollarla bir sürü etkileşimimiz oluyor.
Kitap bir çeşit soru cevap şeklinde yazılmış. Bu tarz bir seçimin hem artıları hem eksileri var benim gözümde. Artılardan başlayacak olursam soru cevap şeklinde ilerleyen kitaplarda okuma yaptıktan sonra tekrar göz atmak istenilen konu daha kolay bulunabiliyor. Kitabı çok karıştırmadan hemen elde etmek istediğiniz bilgiyi bulabiliyorsunuz. Eksi yönleriyse bana göre kitabın biraz sığ ya da daha doğru ifade edersem biraz fazla dolu. 200 küsür sayfalık bir kitaba o kadar bilgi sığdırılmış ki hepsini akılda tutmak zor gerçekten. Kitap daha uzun fakat olaylar birbirine daha çok bağlanılarak daha okunaklı hale gelirmiş bence.
Fakat onun dışında tarihimizi öğrenmeye başlamak için gerçekten güzel bir kitap. Maalesef İlber Ortaylı'nın da kitapta bahsettiği gibi günümüz Türkiye'sinde kendi köklerimizi araştırmaya meraklı değiliz. Kardeş ülkemiz Azerbaycan'da eski Türkler hakkında yazılan kitaplar nüfus farkına rağmen milyonlarca satarken bizim ülkemizde ilk baskıları zar zor tükeniyor. Ulusumuzun bu kadar yıpratılmaya çalışıldığı bir dönemde Türk tarihine veya genel olarak "bilgiye" olan açlığın bu kadar az olması gerçekten üzücü bir durum.
Kitabı gerçekten beğendim bundan dolayı ikincisini de en kısa sürede okuyup onu da inceleyeceğim.
Yakın tarih
İlber Ortaylı'nın kaleminden yakın tarihi okumak çok keyifli ve düşündürücü. Osmanlı’nın son dönemlerindeki siyasi ve soysal buhranlar, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki sancılar, demokrasi deneyimimiz, kültür mirasımız ve coğrafyamızla olan ilişkilerimiz kronolojik bir sırayla anlatılıyor. Tarihi gelişim süreçlerinin yanı sıra İlber Hoca, tarihin ve medeniyetlerin kuralları gereğini olmuşu ve olması gerekeni kendi üslubuyla değerlendiriyor. Kitabı okurken bir çok noktada bilgimizle değil, ideolojilerimizin yönlendirmesiyle fikir sahibi olduğumuzu fark ettim. Yakın dönemi anlayabilmek için önemli kaynaklardan biri sayılabilir. Keyifli okumalar dilerim.
Başlarını ve sonunu bir çırpıda okuduğum bir kitap oldu. Çünkü Kitap, başlangıçta Osmanlı'nın son zamanları, 2. Abdülhamit'in ölümü ile başlıyor. Bu sebeple bize çok tanıdık, çok yakın geliyor. Özellikle Savaş ve Atatürk'ün mücadelesi ile ilgili kısımları pürdikkat okumama sebep olmuştur.
Ama bu kitabı özellikle şunun için iyi ki
Türk matematik tarihinin en önemli simalarından biri olan Cahit Arf ve tarih öğretmeni eşi Halide Arf ile cebir ve sayılar teorisi alanlarında şöhreti dünyaya yayılmış olan Alman matematikçi Helmut Hasse'nin biyografilerini ve Arf çiftinin Hasse ile mektuplaşmalarını konu edinen bu çalışma, ilim dünyasına katkıda bulunmuş ve sayısız öğrenci yetiştirmiş üç kişi arasındaki meslekî ve kültürel bilgi paylaşımını ortaya koymaktadır.
Uzun yıllara yayılmış olan üçlü arasındaki mektuplaşma sadece hal hatır sormanın ötesinde Matematik,Türk Kültürü ve Tarihi ,Almanya ve Türkiye ‘nin ekonomik siyasi atmosferini paylaştıkları mektuplardaki samimiyet öğretmen öğrenci ilişkisinden dost ilişkinine geçmiştir.Bu mektuplarda oluşan sıcak hava , dünyaca ünlü Helmut Hesse’nin Türk Milletine olan sevgisini artırmış,bunun neticesinde Türkçe öğrenmeye ve Türk edebiyatına ve kültürününe ilgisi artırmıştır…
(Cahit Aft bildiğimiz gibi ON TÜRK LİRASI üzerinde olan bilim insanımızdır.)
Orhan Pamuk'un "Masumiyet Müzesi", yazarın Türk edebiyatına kazandırdığı en önemli eserlerden biridir. Kitap, bir aşk hikayesini, aynı zamanda Türkiye'nin tarihi, kültürel ve toplumsal dokusunu ustalıkla harmanlar.
Roman, İstanbul'un karmaşık ve büyüleyici atmosferinde geçer. Ana karakterimiz Kemal'in, aşık olduğu Füsun'a olan saplantılı aşkını ve bu aşkın onun yaşamını nasıl etkilediğini anlatır. Kemal'in yaşadığı içsel çatışmalar ve aşk ile arzuları arasındaki mücadelesi, romanın temel dinamiğini oluşturur.
Pamuk, "Masumiyet Müzesi"nde sadece bir aşk hikayesini değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihini de işler. Kitap, Türkiye'nin modernleşme sürecinde yaşadığı değişimleri, toplumsal çalkantıları ve bireyin bu süreçteki yerini inceler. Ayrıca, Türk toplumunun değerleri, ahlaki çıkmazlar ve Batı ile olan ilişkiler gibi konuları da ele alır.
Romanın en dikkat çekici unsurlarından biri, Kemal'in Füsun'a olan takıntılı aşkını ifade etmek için bir "masumiyet müzesi" oluşturmasıdır. Bu müze, Kemal'in yaşadığı duygusal karmaşayı ve geçmişe olan bağlılığını simgeler. Pamuk, bu sembolik anlatımı ustalıkla kullanarak, okuyucuya karakterin iç dünyasını derinlemesine keşfetme fırsatı sunar.
"Masumiyet Müzesi", Pamuk'un benzersiz üslubunu ve derin karakter analizlerini barındırır. Yazarın karmaşık ve katmanlı anlatımı, okuyucuyu hikayenin içine çeker ve onları karakterlerin duygusal deneyimlerinin bir parçası yapar.
