1328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Scarlett...
Rüzgar gibi geçti romanı Amerika Birleşik Devletleri tarihinde çok derin izler bırakan iç savaşın geniş bir öyküsüdür. Yayınlandığı ilk günden itibaren satış rekorları kıran roman daha sonra Fransa, Almanya ve İngiltere’ de de ilgi görmüş ve aynı adla filme alındıktan sonra bütün dünyaya yayılan üne sahip olmuştur. Kitapda 1861 yılında
Rüzgar Gibi Geçti
Rüzgar Gibi GeçtiMargaret Mitchell · Toker Yayınları · 20042,033 okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
‘Plüton ne kadar gezegense ben de o kadar işe yarar bir yetişkindim.’ . Dünyanın sonu geliyor. Kesin bir tarih veremesek de her birimiz bunu hissediyoruz. Bazılarımız hazırlıklar yapıyor. İnananlar dualarına ekliyor hislerini. Bazılarımız ise kulak arkası ediyor dinlediklerini, tüm pislikleri halının altına saklayanların yaptığı gibi. Sonrasında ‘dünya dönüyor yahu öyle ya da böyle’ diyoruz. Günümüzü bitirip çıkacak sonrasını da düşünmeyeceğiz sanki. Ama hala üretenler, düşünenler de var. Ve yazanlar. Yazdıklarını paylaşıp bir evreni paylaşmayı sürdürenler de var. Ben Lerner da onlardan biri. . Birkaç ay önce kitap alışverişimde Topeka Okulu’nu edinmiştim. Yazar hakkında da eser hakkında da bir şey bilmememe rağmen. Geçen hafta ise bir kitapçıda aynı yazarın 22:04 adlı eserine rastladım. Bu kitap ile yazarı tanımak istedim ve okumaya başladım. Kısaca bir yazarın kendisiyle ve yaşadığı dünyayla iletişimini anlatıyor 22:04. Yazacaklarına odaklanan ama bunun yanında yakın arkadaşının anne olma isteği, ekolojik kriz, ‘yarın ne olacak’ kaygısı gibi sorunların içinde kalan bir karakteri tanıyoruz. Deneme, roman, şiir, kimi yerlerde günlük tadı aldığımız bir metin sunuyor Lerner. Çok etkilendim. Kendimde de gördüğüm- farkına vardığım çekişmeleri bu kitapta gördüğüm için sanırım. Büyük bir keyifle okudum. . Hakan Toker çevirisi, Nahide Dikel kapak tasarımıyla ~
22:04
22:04Ben Lerner · Yapı Kredi Yayınları · 201743 okunma
Reklam
170 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Mehmet Ferda adını duydunuz mu hiç? Muhtemelen duymadınız, açıkçası ben de duymamıştım bu kitabı okuyana kadar. Mehmet Ferda, Uğur Mumcu’nun “Politika” ve “Çivi” gazetelerinde yazarken kullandığı takma adı. Kitapta yer alan öyküleri anlatırken öyle dil kullanmış ki, herhalde Uğur Mumcu “hakiki” bir mizah yazarı olsaydı, mizah yazarlarının büyük kısmı aç kalırdı. Mumcu’nun kitapta 1980 öncesinde bir şekilde siyasi yaşamda rol oynamış olan “Büyükleri” eleştirirken kullandığı bu mizahi dil, insanın sinirleneceği yerde güleceğini getiriyor. Tabii bu da siyasi tarihimizin aslında ne kadar trajikomik olduğunu gösteriyor. Kitapta kimler o eleştirilerden nasibini almıyor ki: “Barajlar Kralı” - “Baba” Süleyman Demirel; 12 Eylül’den birkaç ay önce suikasta kurban giden, 12 Mart’ın partiler üstü başbakanı “Balyoz” – “Şalcı” Nihat Erim; hayali ihracatın “önde gelen” isimlerinden, Süleyman Demirel’in yeğeni, “Mobilya Prensi” Yahya Kemal Demirel ve onun ortağı, eski DP milletvekili Mıgırdıç Şellefyan; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 12 Eylül’de 5 saat ile en kısa süreli başbakanı olan, hukuk profesörü Turhan Feyzioğlu, “Milli Damat” Metin Toker, eski MİT mensubu Mahir Kaynak ve daha birçok kişi bu eleştirilerden nasibini alıyor. Kitap, yakın tarihin “Büyüklerini” bir de Mumcu mizahından görmek isteyenler için güzel bir fırsat. Bu arada, kitabın arka kapak fotoğrafı da Mumcu’nun en sevdiğim fotoğraflarından biri: ibb.co/qyHkq6n
Büyüklerimiz
BüyüklerimizUğur Mumcu · Um:ag Yayınları · 1997199 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. İsmet İnönü'nün damadı olan gazeteci yazardan güzel bir araştırma eseri. Şeyh Sait isyanının nasıl başladığı, o zaman başbakan olan Fethi Okyar'ın bu konuyu fazla önemsememesi ve isyanın bir jandarma çatışmasından çıkıp giderek büyümesi, Piran kasabasından yayılıp gelişmesi, Nasturi isyanında da parmağı olduğu için Sait'in asker kendisini alacak korkusu ile isyanı erken başlatması ile başlıyor. Sonrasında İsmet Paşa'nın başbakan olması ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının itirazlarına rağmen meclisten Takriri Sükun ve İstiklal Mahkemeleri kanunlarının çıkması, TCF'nin en başta Hükümet ile hareket edip sonradan olayların büyümesi üzerine kapatılması gibi konularla devam ediyor. İsmet Paşa'nın aldıpı tedbirler ile Diyarbakır'ın Sait ve yandaşlarının eline geçmemesi, askerin güçlendikçe Sait taraftarlarını yenmesi ve en sonunda teslim olması anlatılıyor. Diyarbakır ve Ankara'da kurulan mahkemelerde Sait'in ifadesi, Şeyh Şemsettin ve Seyit Abdulkadir'in ifadeleri, Seyit'in bir polis olan Nizamettin tarafından öncesinde kandırılarak İngilizmiş gibi anlaşma imzalaması gibi konular detaylıca anlatılıyor. Mahkemelerde çelişkili ifadeler, Sait'in her şeyi itiraf ederse sürgün olacağına ikna olması ama idam kararı çıkınca mahkeme üyelerine serzenişte bulunması, 46 arkadaşı ile beraber asılması anlatılıyor. O dönemdeki karışık siyasi ve dini ortamın oldukça güzel anlatıldığı, mutlaka okunması gereken eserlerden biri.
Şeyh Said ve İsyanı
Şeyh Said ve İsyanıMetin Toker · Ka Kitap · 201523 okunma
178 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bir acılı hikâye... 1971 Türkiye'sinin hikayesi. Solda vuruşanlar ve Sağda vuruşmaya hazır olanlar ile bir ülkenin, bir toplumun hikâyesi. Solun ve sağın Türkiye'ye girişinden kitabın yazıldığı döneme kadarki (1971) gelişimini, kollarını, eylemlerini solcunun ve sağcının kendi dilinden tarafsız biçimde anlatan yararlı bir eser.
Solda ve Sağda Vuruşanlar
Solda ve Sağda VuruşanlarMetin Toker · Akis Yayınları · 19713 okunma
270 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları serisinin üçüncü kitabı. Burada da 1954 seçiminden zaferle çıkan DP'nin 1957 yılında erken seçime gitmesine kadar olan süreç anlatılıyor. İddia ispat hakkı yüzünden DP içinde çatlak sesler çıkması, tüm bakanlar zorla istifa etmesine rağmen Menderes'in istifa etmeyip yeni bir kabine ile güvenoyu almaaı, ispat hakkı savunucuları ı Genel Kuruldan ihraç etmesi, bunların partiden istifa ederek Hürriyet partisini kurması, büyük bir zafer elde etmelerine rağmen sürekli muhalefete baskı uygulayıp işleri çirkin hale getirmeleri anlatılıyor. ABD'den gelen yardımların azalması ve kahvenin bile kara borsaya düşmesi, CMP'nin Başına Osman Bölükbaşı'non geçmesi ve muhalefet tarafında ittifak denemeleri, yazarın bakan Mükerrem Sarol' a hakaret iddiası ile 7 ay hapse mahkum edilmesi, Mısır ve Kıbrıs krizi sırasında muhalefetin iktidar ile ortak hareket etmesi, 6 7 Eylül olaylarında içişleri bakanı Namık Gedik'in devletin haberi vardı demesi, şartların Menderes'i erken seçime zorlaması, Üniversiteler aleyhindeki sözleri, seçim zamanı kanunları dinlemeyip radyoyu iktidar emrine vermesi, buna rağmen CHP'nin 178 milletvekili çıkarması, CMP ve HP'nin 4er vekilden kalması, CHP genel sekreteri olan renkli kişilik Kasım Gülen'in tutuklanması ama çok tepki aldığı için hızlıca serbest bırakılması gibi konular anlatılıyor. Okudukça ülkede hiç bir şeyin değişmediğini anlıyor insan. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
DP Yokuş Aşağı (1954 - 1957)
DP Yokuş Aşağı (1954 - 1957)Metin Toker · Bilgi Yayınevi · 199111 okunma
Reklam
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.