Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Etkisinden bir süre çıkamayacağım bir roman oldu #caribouadası
Otuz yıllık bir evliliğin ardından gelen sorgulamalar, iletişimsizlik, geriye dönüp bakınca duyulan pişmanlık ve keşkeler ile derin bir sorgulama yaptırıyor insana.
Hayalini kurduğu hayatı gerçekleştirmek için Gary, eşi Irene'i de ikna eder ve Alaska'da Caribou Adası'nda bir kulübe inşa etmeye başlar. Yıllardır hayalini kurduğu hayat medeniyetten uzakta ve doğa ile başbaşa kalmak olan Gary adım adım hayaline yaklaşırken, eşi Irene bambaşka sorgulamalar içerisindedir.
İki çocuklarının da kendi hayatlarını kurması ve başbaşa yeni bir hayat kurmak için kulübe inşa etmeye çalışan Gary ve Irene ile birlikte olmak, onları izlemek ve halden hale geçerken yaşadıkları pişmanlık, sevgisizlik gibi kavramları okurken kendi hayatımızdan da izler buluyoruz. Aslında insanların içine düştüğü, çıkmaz sokaklarda kaybolmuşluk hissi veren anlaşılamama durumu çok güzel ele alınmış.
Kitabı okuduktan sonra yazarın hayatını da okuyunca çok etkilendim. Küçük yaşta babasının intiharına tanıklık etmiş David Vann ve bu olayı farklı bakış açılarından " Bir İntiharın Efsanesi" isimli öykü kitabında dokuz öyküde toplamış. Sonrasında yazdığı Caribou Adası ise yazarın ilk ve otobiyografik özellikler taşıyan ilk romanı.
Tek tek karakterler üzerine analizler yapılacak, derin incelemeler ile hayata ve insana karşı sorgulamalar yaptıran bu roman benim için iz bırakan kitaplar listemde yerini aldı.
Kitabı bir günde severek okudum ancak itiraf etmeliyim ki depresifleștim. Bir İntihar Efsanesinde yazar, karakterlerin ruh hali çözümlemelerini gayet bir şekilde yapıyor ve bizlere hissettiriyor. Zayıf ruh halli ve karakterli babanın geçmişteki hataları ile yüzleşemeyip intihara meyilli olduğunu ancak bunu da gerçekleştiremeyecek zayıflığı yine kendi bünyesinde barındırdığını görüyorsunuz. Sonu ise çok üzücü...
Bu kitaptaki dedeyi unutamıyorum. Gerçi tüm karakterler ayrı ayrı psikopattı kendi içinde. Son derece karanlık, esrarengiz ve ilginç bir kitap. Anlatımını da beğendim. Davin Vann iyi iş çıkartmış. Özellikle bu tarz soğuk, karanlık kitapları sevenler buna bayılacaktır. Ben başarılı bulsam da tarzı çok tutmadığım için ortalama bir puan verdim.
David Vann karanlık hikâyelerin, ortamların ve kitapların adamı bu artık belli oldu. Keçi Dağı'nda da konudan son derece irrite olarak, aile bağlarına şaşırarak okumuştum. Bu kitap da aynı. Hatta bir tık daha psikopat.
Bilmiyorum bunları yazacak psikolojiye nasıl giriyor ama hakkaten iyi beceriyor David Vann. Ben bir tık psikolojik sorunlar yaşadığını tahmin ediyorum. Kitapları karanlık edebiyatın çok güzel birer örnekleri.
Adam tam bir pislik çıktı Rıza Baba!
Iyi doğdun, kötü yaşadın. Peki nasıl öleceksin
● Galen isminde, budizm ogretileriyle yaşamaya çalışan bir gencin hikayesi. Kitapta aile bağlarının kopuk olduğu bir ortamda maddeye değil maneviyata değer kazandırmaya çalışan Galen'in hırslar, şiddet ve sevgisizlik karşısında dönüştüğü insan anlatılıyor.
● Değişik bir tarzı olan David Vann bir taraftan merak uyandırıp, diğer taraftan düşündürüyor.
● Huzursuz bir kitap ve konu. Kişilerin yaptıkları haksızlıklar rahatsız edici. Yer yer sinirlenip, yer yer mutsuz olabiliyorsunuz.
● Kitabı bitirdiğinizde kim haklı, kim haksız düşüncesine giriyorsunuz.
● Sonuç olarak derli toplu, düşündürücü, ürkütücü bir kitap olmuş. Ucu açık nokta çok. Sanirim yazar, okuyucunun hayal gücüne bırakmış bazı noktaları.
Kitaplarla ve budizm ogretileriyle kalın. Keyifli okumalar.
Amerikalı yazar #davidvann #birintiharefsanesi kitabında intihar eden babasıyla farklı öyküleme teknikleri vasıtasıyla bir hesaplaşma işine girişmiş. Kitap böylesi hazmı zor bir konuyu o kadar güzel bir üslup ve kurgusal anlatıyla yapıyor ki, okurken gerçek mi yoksa kurgu içinde mi olduğunuzu anlamıyorsunuz. Böylesi zor bir konuyu bu kadar akıcı anlatabilmek... Babaya duyulan sevgiyi, nefreti, saygıyı, kaygıyı, zoraki katlanmayı, vicdan yapmayı, umursamayı, umarsızca unutmayı, keşkeleri, iyikileri.. Kısaca zamansız bir kaybın ve bu kaybın yarattığı boşluğun lanetini müthiş anlatmış. Ben kitabı çok beğendim. Umarım sizlerde okur ve beğenirsiniz.