Gazeteci ve reklam yazarı olan sevgili Claıre Aldrıdge' nin kar fırtınası adlı makale yazması ile başlıyor serüven. Nasıl bir şey yazabilirim derken 1933 yılında gerçekleşen kar fırtınasında kaybolan üç yaşındaki Daniel ve annesi Vera'nın hikayesiyle karşılaşıyor. Her ulaştığı bilgi onu şaşırtıcı gerçeklere ulaştırıyor. Kendi yaşadığı acı gerçekler onu Vera'ya çok yakın hissettirdiği için ne olursa olsun bu hikayenin peşini asla bırakmıyor ta ki gerçekler gün ışığına çıkana kadar. Daniel kaçırıldı mı, öldü mü, yoksa yaşıyor mu? Ya Vera'nın hayata tutunma çabası, yaşadıkları ve sonu... Yazar empati içinde bir kitap yazmış kendisinin de anne olmasıyla bunu kalbinizde hissediyorsunuz. Adaletin maalesef güçlüden yana olduğu, yoksulların ezildiği buna rağmen iyi insanların halen var olduğunu bilmek bir nebze güzel hissettiriyor. Akıcı bir dille yazılmış, meraktan elinizden bırakamayacağınız bir solukta okunabilecek bir roman. Neden mi ' Böğürtlen Kışı ' okurken anlıcaksınız çok anlamlı minik bir hikayesi var. Keyifli okumalar dilerim.
" Bu dünyanın neyi vardı böyle? Kensington gibi bir soyadı sizi özel biri yapıyorken, Ray gibi bir soyadının sizi önemsiz, unutulabilir kıldığı bir dünya mıydı bu? "
Kitaplığıma bu güzel serüveni katan ve düzenli kitap okuma alışkanlığımı borçlu olduğum canım arkadaşım, Kitap Dostum'a teşekkür ederim.
İyi ki 
Pınar Birinci
