Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Kitabımız, New York'ta güçlü ve başarılı bir bankacı olan June Andersen'ın trajik bir haber alması sonucu, çocukluğunu geçirdiği Seattle'daki Mavi Kuş kitabevine geri dönüp geçmişinin kapılarını aralaması ve hayatına dair önemli sırları açıklığa kavuşturması üzerine kurulu tam da onun kaleminin yazabileceği tarzda bir içerikten oluşuyor.
Sarah Jio'nun, kitaba da karakter olarak yansıttığı yazar Margaret Wise Brown'ın İyi Geceler Aydede isimli kitabından ilham alarak yazdığı bu eser aynı zamanda June Andersen'ın kardeşlik ve aile bağlarına, Seattle'a döndüğünde geçmişinden kurtulma çabası ile kendine açtığı yeni sayfasından özel hayatına dair izler de taşıyarak kalbinize dokunuyor.
"Korkarım ki kalbini çoktan ele geçirmiş. Ama sana yalvarırım, kalbini sıkı tut. Öğrendim ki bir adam kalbini çaldığında, onu geri almak çok zor olabiliyor..." diyerek Sarah Jio da bu noktaya değiniyor.
Hayat hepimizin karşısına durmadan farklı zorluklar çıkarırken biraz olsun bize bulunduğumuz konumu unutturup yorgunluğumuzu hafifleten ve daima mutlu son ile biten Sarah Jio'nun değerli kitapları benim için her zaman baş köşe ve bu dünyadan bir kaçış aracı olacaktır.
"Hepimize tek bir hayat verildi. Bizim görevimiz onu faydalı, güzel ve doyurucu kılmak. Istırap çekeceğimiz, nefret edeceğimiz şeyleri yapmanın bir anlamı yok. Sonunda bize tahammülümüz için ödül falan verilmeyecek. Geride sadece harcanmış bir hayat kalacak..."
Keyifli okumalar...
Oblomov: Uyuşukluğun ve Hareketsizliğin Bir Portresi
İvan Gonçarov'un 19. yüzyıl Rus edebiyatının klasikleri arasına yerleşen başyapıtı Oblomov, sadece bir karakteri değil, bir yaşam tarzını da tasvir eden, derinlikli ve incelikli bir romandır. Eser, tembellik ve uyuşuklukla örülmüş bir hayatın trajedisini, sosyolojik ve psikolojik
YÜCE BAŞBUĞ ATATÜRK DİYORKİ
Dünyanın en büyük lideriTürk Vatanın Kurtarıcısı ver Kurucusu Edebibaşkomutan ek ve en büyük Reis tek ve en büyük Başkomutan büyük Deha kutlu Türk kutlu başbuğ Başöğretmen ölümsüz lider ölümsüz kahraman Türklerin son atası son başbuğu Gökbörü Mavi yeleli Bozkurt Yüce Başbuğ Mareşal GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN çok harika sözlerinin tümünün
12 esas olmak üzere toplam 30 kitaplık serinin lk kitabı #denizfeneriyolu #cedarcoveserisi olarak geçiyor. Yazar bu serideki tüm kitaplara sanki bir adresin ismi gibi isim vermiş Bu çok hoşuma gitti. Örneğin bu kitabın prjinal ismi #16lighthouseroad başka bir kitabın ismi ise 204 rosewood lane. Tabii biz de çiğ bilirken bu durum devam ettirilmemiş. Aynı zamanda her zaman için yazara biçilen kapakları çok çirkin bulmuşumdur (yayınevi değişiyor yazara yapılan çirkin kapak değişmiyor) bu kapak da nitekim o şekilde. O yüzden iç kapak çekerek paylaştım. Cecilia, kocası Ian'dan daha evlilikleri yol katetmeden bir çocuk kaybettikleri için ayrılmak ister. Yargıç Olivia benzer şeyi kendisi de yaşadığından işi yokuş sürer ve çiftlerin boşanmasını zorlaştırmaya karar verir. Olibivia, gazeteci biriyle tanışır ve yeni bir aşka yelken açar, Olivia'nın annesi Charlotte, eski bir film yıldızının bıraktığı anahtarın gizeminin peşine düşer. Olivia'nın arkadaşı Grace kocası ile sancılı bir dönem yaşamaktadır. Ve daha bir sürü karakter.
Yazarın neden çok sevildiğini anlayabiliyorum yazıları insana umut aşılıyor. Bu seri dışında birkaç kitabını okumuştum ve onları çok beğenmiştim. Özellikle dostluk ilişkilerini çok iyi yazıyor aşk ilişkisine nazaran. Kitabı beğendim ancak seriye devam etmeyi düşünmüyorum hayat çok kısa ve okunacak çok fazla kitap var. Yazarın her ne kadar harika şeylerden bahsediyor olsa da kendini tekrarladığını düşünüyorum her yazar gibi. Standalone olacak şekilde çıkan kitpalarını okumaya devam ederim ama.
152 syf.
·
Puan vermedi
Asılacak Kadın'ı okurken vah ki ne vah dedim .Kitap ben doğmadan çok yıllar önce basılmış hâlâ ülkece bir arpa boyu yol almadığımızın çirkin gerçekliğinin aydınlanmasını yaşadım.Bu dünyada kadın olmak kendini var etmenin zorluğunu çok çok iyi bilirim.Kendi ayaklarının üzerinde durmaya çabalaman kirli zihinlerle mücadele etmenin zorluğunu yaşayarak deneyimliyorum ne yazık ki.Zamanında keşke erkek doğsaydım diye çok söylenirdim iyi ki erkek doğmamışım bu ataerkil düzenden ötürü gece gündüz eleştirdiğim erkeklerden biri olacaktım buna eminim çünkü konjonktür maalesef ki buna pek müsait.Kendi isteklerinin peşinden giden kim olursa olsun hayatıma almama özgürlüğünü kendim başardığım için öncelikle kendimi çok tebrik ediyorum.Okumanın çalışmanın çok ötesinde bu dik duruş .Veee okuduğum kitaplar her zaman hayat ışığım oldunuz .Şu an bir kadını her ne yaparsa yapsın yargılama hadsizliğimin olmadığının bilincine varmamı sağladıkları için bütün yazarlara minnettarım.Yaşasın feministlik.:)))Veeee sana gelecek olursam Melek Sıfır Noktasındaki Kadın'ı okuduktan sonra Firdevs'in yaşadıklarından dolayı yeni bir kadın doğmasın istedim sende de aynı şeyi düşündüm.Ufacık bir kızın acılarla dolu yaşamına tanık oldum her gün binlerce Melek taşlanıyor hırpalanıyor bu dünyada . Kitabı çoktan bitirdim lakin sindirmem gerekti.Bütün kötülüklerin babası olan erkeklerden tiksiniyorum ama kibar merhametli şefkatli erkeklerimizi tenzih ediyorum.Açıkcası bu tür sapıkça davranışları yapmayan hemcinslerim olduğu için çok şanslıyım bu iyi niyetli erkekler adına üzgünüm:) Okumayanına tavsiye ederim.
Duygular oldukça soğuk tanımlanmış. Olay örgüsü baskın ve duygulardan ziyade didaktik bir beyin jimnastiği belirgin. arkadaş, komşu, iş arkadaşı ilişkileri ise neredeyse yok gibi. İskandinav yaşam stilinin bireyselliğini iliklerinize kadar hissettiren bir roman.
Eva, Elias’ı sevmiyor ama zorunda kalarak bir evlilik yapıyor. Arada ufak tefek
