Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Barut, Top ve Tüfeng
Çoğu zaman karşı delil olarak değinilen, sipahilerin ateşli silah kullanma konusundaki isteksizliklerini açıklamak için İslam dinine müracaat etmek yerine hafif silahlı atlıların zihniyeti, sosyal statüleri ve askerî geleneklerine, ilk ateşli silahların at sırtındaki savaşçı için kullanışsız olmasına ve imparatorluğun doğu sınırında hafif süvariye duyulan askerî ihtiyaca bakmak gerekir. Bir bütün olarak bakıldığında, Osmanlıların ateşli silahların imali ve kullanılmasında uzmanlaşmış merkezî ve daimi birlikler kurmakta hem Avrupalı hem de Ortadoğulu hasımlarından daha önce davrandıkları görülmektedir.
Farih'in torunu olan Yavuz Sultan Selim, dedesinin yolundan giderek ateşli silahlara bir dönüşüm daha geçirtmiştir. Osmanlı askerî tarihçiliğinin önde gelen isimlerinden Gabor Agoston'un çalışmalarıyla bu hususu ortaya çıkarmıştır. Agoston'un çalışmalarından önce yaylım ateşinin ilk defa XVI. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa'da
Reklam
Fethedilen Balkan kalelerinde, kasabalarında ve madenlerinde bulu­nan Hıristiyan demirciler, taş ustaları, marangozlar, duvarcılar, kalafatçılar ve gemi yapımcıları gibi kişiler de Osmanlılar için çalış­maya zorunlu tutulmuşlardı.Osmanlı pragmatizmi ve esnekliği sadece bu zanaatkarlara eski mesleklerini sürdür­me olanağı vermemiş, fakat çoğu zaman onları ayrıcalık­larla ödüllendirmiştir. Bunlar sayesinde Osmanlılar cev­her çıkarmada Sırp ve Sakson teknikleriyle tanışmışlardı. Sakson tekniği 13. ve 14. yüzyıllarda Saksonya'dan gelen madenciler aracılığıyla Balkarılara getirilmişti. Maden­cilikle uğraşan kasabaların ve bütün civarın nüfusu çoğunlukla ve 15. yüzyılda tümüyle, Slavlardan oluşmaktay­dı. Osmarılı madencilik terminolojisinin Almanca ve Slavca terimlerle dolu olmasına şaşmamalı.
Osmanlı sultanları, haset edilen ve korkulan kişi­ler olmakla birlikte, özellikle askeri konularda bilgi ve be­ceriye değer vermeleriyle tanınırlardı. İmparatorluk olağanüstü yetenekli bazı hükümdarlara sahip olmanın ni­metlerini yaşıyordu. II. Mehmed'in askeri konulara dair kişisel ilgisi Avrupa'da o kadar iyi biliniyordu ki, yazarlar bu konudaki eserlerini ona adıyorlar ve hükümdarlar desteğini almak veya sırf iyi ilişkiler kurmak için dahi kendi askeri uzmanlarını ona gönderiyorlardı.
Tarihte kuvvet bularak büyüyen imparatorlukla­rın hepsinde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu da 15. ve 16. yüzyıllarda her türden mesleki beceriye sahip in­sanları çeken bir yerdi. Avrupa'nın, iberya Yahudileri ve Müslümanlarının din değiştirmeye zorlanmalarına ve kovulmalarına, resmi dinden olmayanların dini hoşgö­rüsüzlük; takibat, işkence ve katliama maruz kalmaları­na tanık olduğu bir çağda Osmanlıların gayrimüslimle­re gösterdikleri kısmi hoşgörü ile imparatorluğun refa­hı, zenginliği, payitahtın ihtişamı, Padişahların muzaf­feriyetleri ve toplumda yükselme olanakları imparatorluğun cazibesini daha da artırıyordu.
Hülasa top dökümü uluslararası bir işti ve bir yıl bir hükümdara hizmetlerini bedeliyle sunan teknisyenler bir başka yıl onun düşmanına hizmet edebilmektedir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Osmanlılar düşmanları olan Venedik, İspanyol ve Avusturyalılarınkiyle kıyas kabuk eder silahlar üreten zinde bir silah ve mühimmat sanayisine sahiplerdi. Daha önemlisi Tophane-i Amire ve bir dereceye kadar taşradaki tophane ve baruthaneler Osmanlı, ordu, donanma ve kalelerinin tüm talebini giderebilecek durumdaydı; oysa Osmanlıların çoğu rakibi ithalat bağımlısıydı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Osmanlılar barut  ve ateşli silahlarla daha 14. yüzyılın ikinci yarısında tanışmışlar ve 1394-1402 Kostantinopolis kuşatmasında ateşli silah kullanmışlardı.
En çok yardıma muhtaç olanlar Müslümanlardı ve kayıt ettikleri acıların çoğu Müslümanların çektikleriydi. Bu sebepten olmalı; onların belgelerine Amerikan Araştırma Komisyonlarının raporlarında hiç yer verilmedi.
Sayfa 259Kitabı okudu
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.