Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Millet soluğunu kesip beklerken, yeni padişahın, gündüz gözüne ortaya çıkıp bir ferman okuduğu duyuldu. Bu fermana göre, bildiğimiz gâvur tayfası hâşa sümme hâşa Müslümanla bir oluyor. Sanki âhir zaman peygamberi hiç gelmemiş de Müslümanlık bunca zamandır dünyayı tutmamış gibisine... "Hey oğul! 'Gayrı, gâvura domuz gâvur, Yahudiye, rezil çıfıt, Ermeniye din düşmanı diye bağırmak yok!' diyeyim de sen anla!"
Ve dahi Hazreti Âdem aleyhi's-selâm zürriyetindenim ( ve Hazreti İbrahim aleyhi's-selâm milletindenim) ve âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhi's-selâtü ve's-selâm dinindenim ve ümmetindenim. Elhamdülillah, itikatta mezhebim Ehl-i sünnet ve'l-cemaat. Ehl-i sünnet ve'l-cemaat demenin manâsı, Resûlüllah'ın ashabı ve cemaatı her ne itikat üzere oldular ise ben dahi ol itikat üzere oldum demektir. Amelde mezhebim İmam-ı Azam Ebu Hanife; ben İmam-ı Azam'ı imam edindim ve onun Kitabullah'tan ve hadis-i şeriften anlayıp çıkardığı meseleleri kabul ettim ve onun sözüyle ameli ihtiyar ettim. "Lâ ilâhe illallah" demenin mâna-yı şerifi oldur ki ibadete lâyık ve müstahak bir zat yoktur, ancak Allahu azimuş'-şan vardır. Ve birdir, şeriki(ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur, mekândan münezzehtir. Muhammedun resûlüllah" demenin mânası oldur ki âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhis'selâm Allahu azimuş'-şan'ın kuludur ve hem resûlüdür. Biz dahi O'nun ümmetiyiz, elhamdülillâh.
Reklam
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Ah cehalet hala bunlardan var
Halk arasında, Tanrı'nın Baba İlyas'a göründüğü ona sultanlık bağışladığı, halkı kurtaracak olan ahir zaman peygamberi olduğu inancı yayılmıştı...
Ey Muhammed Ümmeti! Üç yüz yıl dünyaya ışık tutan sen, neden şimdi karanlıklardasın? Neden elindeki meş'aleyi söndürüp, kâzip fecirlerin yalancı aydınlığına muhtaç olmaktasın? Sen uyanırsan, dünya da uyanır. Hem de beşerî-ilâhî bir muvâzene ile. Artık, tek kanatla uçmak sevdasından baş çevir. Senin gaflet, cehâlet ve rehâvetindir ki, dünyayı rehbersiz bıraktı. İsevî'yim, diyen de; Mûsevîyim diyen de, peygamberlerini utandıran kavimler olmaktan kurtulamadılar. Ya sen? Ne yazık ki, sen, yâni biz de, öyleyiz. Bize tevhid ehli demek, Muhammedî ahlâkı, bir kenara itmiş olan biz gâfillere, âhir zaman Peygamberi'nin ümmeti demek ne mümkün? İsevîsi de Mûsevîsi de, ikilik çıkmazında bocalaya dursalar da, bir derece mâzur sayılırlar. Zira peygamberleri de, kitapları da, zaman ve menfaat sislerinin içinde, hayalleşip, mevcut-nâmevcut arası bir efsâne hüviyeti ile dondurulmuşlar. Din adamlarının keyfince kalıptan kalıba aktarılmışlar. Müdahale üstüne müdahale görmüş, ne İncil, İncil'dir, ne de Tevrat, Tevrat'dır... Ya sen, müslüman geçinen, sen, tek harfi dahi tahrife uğramamış Hak kelâmı, bu tevhit çerâğını beşeriyete getiren peygamberinin yolunda yürüyüp dünyayı aydınlatacak yerde, kendini niçin ondan mahrum edip karanlıklarda kalıyorsun?
Sayfa 107Kitabı okudu
Doğduğumuzda ilk yaptığımız işin ağlamak olmasının anlamı olmalı. 'Oku'diye başlar Kur’an, 'Önce kelime vardı' diye başlar Yuhanna'ya göre İncil. Eğer bir âhir zaman peygamberi olsaydım ve yeni din yaymak için kullansaydım sözükleri 'ağla' diye başlardım. Ağla çünkü ağlamadan anlayamazsın.
Reklam
RAB>>karşılık beklemeden terbiye eden,,
.. bu isim, en mükemmel mânâsıyla, insana bakıyor. Âlemlerin terbiyesinin odak noktası olan insan, Peygamber terbiyesi altına girmekle akıl almaz derecede terakki ediyor ve Nur Müellifinin tabiriyle "iman, insanı insan" ediyor. Bu hakikî insanlar, gerçek saadet yurduna lâyık olacak bir terbiyeden geçiyorlar. Akılları hikmetle, ilimle terbiye görüyor. Nazarları ibretle, helâle bakmakla terbiye görüyor. Organları, hissiyatları, duyguları rıza dairesinde vazife görmekle apayrı bir mahiyete bürünüyorlar. Allah Resulü (a.s.m.) Cevşen-i Kebir münacatında, "Ey Cennetin ve Narın Rabbi!" "Ey Nebilerin ve ahyarın Rabbi!" "Ey Sıddıkların ve ebrarın Rabbi!" ... "Ey gece ve gündüzün Rabbi!" diye dua etmekle Rab isminin en geniş ve en ileri tecelli dairelerini bizlere ders vermiş oluyor. Bu terbiyeler içinde en ileri terbiye, Nebilerin terbiyesidir ve bu terbiyenin de en ileri derecesi ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed'de (a.s.m.) tezahür etmiştir.
O, gecenin son sözünü, bir ahir zaman peygamberi gibi söyledi: — Öyle günler yaşayacağız ki bu geminin üstünde, yalnız gençler bilecek.
Efendimiz için "Âhir zaman Peygamberi" diyoruz. Hayır, Peygamber Efendimiz "Hatemü'l Enbiya"dır. "Âhir zamanın ilk Peygamberi" Hz. Adem'dir.
286 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.