Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her mezhep kendisinin "kurtuluşa eren fırka" olduğunu iddia edip, İslam'ı tekeline alırken, kendisi gibi olmayanları İslam dışı ilan etmekte, onlara yaşama hakkı tanımamaktadır. Bunun en açık örneğini IŞID meselesinde görebiliriz. Suriye'deki, Irak'taki, Yemen'deki çatışmalarda da mezhep farklılıkları hem motivasyon, hem de meşruiyet aracı olarak kullanılmaktadır. Orta Doğu'da, hatta Müslümanlanın yaşamış oldukları her yerde ya fiilen mezhep çatışması vardır (Pakistan) veya iktidar kavgaları mezhepler üzerinden yürütülmektedir. Bu sebepten diyoruz ki; Orta Doğu'da olup bitenleri anlayabilmenin anahtarlarından birisi, belki de en mühimi Şiiliktir. Haritaya baktığımızda İran'da %85, Irak'ta %60, Suriye'de %12, Suudi Arabistan'da %15, Körfez ülkelerinde %30-70 oranında Şii nüfusun olduğunu bilmek, İran'ın Şiilerin olduğu her yerle ilgilenmeyi sorumluluk saydığını görmek, nüfuz ve iktidar çekişmesinin en iyi kullanabileceğini enstürmanın mezhep meselesi olduğunu anlamak için yeterlidir.
Sayfa 126 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okuyor
Amerika, İngiliz petrol tröstü olan Royal Dutch Shell Company'nin ABD'ye sızmasını engellemeye çalışıyor. Bu şirket, kendine bağımlı olan diğer bir şirket aracılığıyla 1922'de ABD petrol üretiminin yüzde 3,5'unu elinde bulundurmaktaydı. Royal Dutch, aynı zamanda, Borneo'nun (Hollanda-Doğu Hindistanı) petrol üretiminin de yüzde 90'ını denetlemektedir. Royal Dutch, Rotşilt (Rothschild) grubu ile birlikte, Asya Petrol şirketini kurmuştur. Bu, Doğuya giden denizyollarında önemli bir rol oynayan bir petrol ticareti girişimidir. Bugün, bir dünya turu yapmak amacı ile Nev York'tan yola çıkan bir gemi, Avrupa, Akdeniz, Doğu ve Batı Hindistan, Japonya, Filipinler, Avustralya, ve Kuzey Amerika'nın Batı kıyısında 110 önemli limana uğrar ve Panama kanalından da geçerek Nev York'a geri dönerse, bu gemi uğradığı limanların her birinde Royal Dutch-Shell grubuna ait bir petrol istasyonu ile karşılaşacaktır.
Sayfa 64 - İ. Amter, 23 Mayıs 1923, Internationale Presse-KorrespondenzKitabı okudu
Reklam
Türk düşmanlığı
Biz harp devam ettiği kadar hiçbir vergi almadık, bilakis Hayran'ı altın ve nişana boğduk. Halep'ten Aden'e kadar süren o koca memlekette bir Arap meselesi vardı zannetmeyiniz. Arap meselesi denen şey Türk düşmanlığı hissi idi. Bu hissi ortadan kaldırınız: Suriye ve Arabistan meselesi, Arapsaçına döner, karmakarışıklığın içinden çıkamazsınız. Müslüman Araplar arasında bir Arap halifeliği hükümeti peşinde olanlar vardı. Hristiyanlar ise, daha fazla Türk düşmanı iken, en iyi idare Osmanlı idaresi olduğu fikrinde idiler. Çünkü kendilerini imtiyazlandıran Osmanlı idaresi kalkarsa, Müslüman Arapların tahakkümü tehlikesi vardır. Sonra yabancı bir idare iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur. Türkler ise piyasa ve pazarlarda yerlilerin rakipleri değildirler. İşte bir Fransız vesikası: "... Maruni Patriği de bilir ki eğer Fransızlar gelecek olurlarsa, haksız imtiyazları elinden alacaktır. Patriğin arzusu Fransız himayesinde, fakat Osmanlı idaresinde yaşamaktır." Suriye'de Hristiyanlık, Müslümanlık; Filistin'de Araplık, Yahudilik; Hicaz'da şeriflik, Vehhabilik meseleleri, bizzat Türk-Arap meselesinden daha azılı idi. Nitekim biz çıktık; nifak, bütün Akdeniz, Kırmızı Deniz ve çöller boyunca yanıp durmaktadır.
Sayfa 52 - Pozitif Yayınevi, Aralık 2023Kitabı okuyor
İnsan "Batı"yı nasıl tanımlar? Tabii ki hepimiz bunun ne olduğunu biliyoruz: Her gün kullandığımız veya bir şeyler okurken rastladığımız bir terimdir; hatta kendi kültürümüzü tanımlamamızı sağlayan en önemli deyimlerden biridir -muhtemelen de bu en önemlisidir. Ancak "Batı" tamı tamına nedir? Üçüncü yüzyıl yazarlarından
Sayfa 26 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Bir tarafta Akdeniz'e inme sevdasında olan Rusya, öte yanda Balkanlar'da söz sahibi olmak isteyen diğer büyük devletler... Κιsacası hilal ile haçın kavgasıdır bu Şark meselesi. Garp'ın Şark'a kinidir, kan davasıdır bu mesele. Aradaki fark, kan dökenin hep onlar olmasıdır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Şerif Hüseyin McMahon'a yazdığı 14 Temmuz 1 915 tarihli ilk mektubunda, istisnasız "bütün Arap milletinin" hürriyetlerini gerçekleştirmeye ve yönetimlerini kendi ellerine almaya karar verdiğini, böyle bir gayenin gerçekleşmesini desteklemenin ve buna yardım etmenin İngilterenin'de menfaatine olduğunu belirterek şu teklifleri ileri sürmekteydi: 1) Kuzeyde 37. enleme kadar olup Mersin, Adana, Birecik, Urfa, Mardin ve Midyat'ı da içine alıp İran sınırına kadar_ uzanan topraklar; doğuda İran sınırından Basra Körfezine kadar uzanan topraklar; güneyde, Aden hariç, Hind Okyanusu, batıda ise Kızıldeniz ve oradan da Mersin'e kadar uzanan Akdeniz kıyıları arasında kalan Arap ülkelerinin bağımsızlığını İngiltere tanıyacaktır.
Sayfa 29
Reklam
Öğretilen İki Yanlış Değer: Budun (Millet) ve Aktöre (Ahlak)
MİLLET 1. Türk milletinin mütalaası; Türk milletinin teşekkülündeki amiller 2. Türk dili 3. Türk yurdu 4. Türklerin menşei, teşekkülleri tarzı, Türk tipi 5. Ahlâk hakkında mütalaa, millî his 6. Medenî his 7. Diğer milletlerin teşekkülleri tarzını mütalaa 8. Bu münasebetle Türk camiasının terkibini tetkik 9. Milletin umumî tarifi
1967 Arap-İsrail savaşı, 5 Haziran sabahı İsrail uçaklarının Mısır hava- alanlarına yaptığı bir süpriz baskın ile başladı. Sürpriz diyoruz, zira bunun birçok sebepleri vardır. Bir defa, normal olarak hava baskınları gün aydınlanırken yapıldığı halde, İsrail'in hava baskını Kahire saati ile sabah 08:45'te başlamıştır. Bunun da sebebi, Mısır radarlarının bu saatlerde, artık bir baskın beklemeyerek işi gevşetmiş olmalarının tespit edilmiş olmasıydı. İkincisi, Mısır İsrail'in hava saldırılarına daima ya da doğrudan İsrail tarafından veya kuzeyden Akdeniz istikametinde beklemiştir. Halbuki saldırı batıdan çöl istikametinden gelmiştir.
Sayfa 245 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Şerif Hüseyin McMahon'a yazdığı 14 Temmuz 1915 tarihli ilk mektubunda, istisnasz bütün Arap milletinin hürriyetlerini gerçekleştirmeye ve yönetimlerini kendi ellerine almaya karar verdiğini, böyle bir gayenin gerçekleşmesini desteklemenin ve buna yardım etmenin İngiltere'nin de menfaatine olduğunu belirterek şu teklifleri ileri
Sayfa 39 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Filistin'in yüzölçümüne gelince; bu yüzölçümünün siyasî sınırlara bağlı olduğu açıktır. Bu sebeple, Filistin'in en son siyasî sınırı olarak 1922 manda yönetimindeki sınırlarını almayı uygun görmekteyiz. Manda yönetiminin sınırları ise şöyle çizilmişti: Kuzeyde Akdeniz kıyısında Ra's en-Nakura'dan, kuzeydoğuda Banyas'a uzayan bir çizgi, buradan güneye dönerek Taberiye Gölü, Şeria Nehri ve Vadi A'râba ve Ölü Deniz'den Akabe Körfezi'ne uzanmakta ve oradan da kuzeybatıya dönerek Akdeniz kıyısında Han Yunus güneyinde Teli Refah'a ulaşarak Filistin'in sınırlarını meydana getirmektedir. Bu sınırlar içinde kalan Filistin toprakları 26.319 km2'dir.
Sayfa 17 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
24 Ocak 1965 tarihinde Suriye hükümeti, İsrailli bir casus Eli Cohen'i yakaladığını resmen duyurdu. Eli Cohen'in kullandı­ğı maniple cihazı ve telsizle iletilen son mesaj şuydu: "İsrail Baş­bakanı Levi Eşkol'e. Kamil ve arkadaşları bir zamandır bizimle beraberler. Akıbetlerini en yakın zamanda bildireceğiz. Suriye El
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.