Gerçek bir adalet devleti, Allah’a ve ahiret gününe inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak vb. daha çok dini inanç ve ibadet, vicdani kanaat veya felsefi görüş sınıfına giren, doğrudan ve aracısız “Allah-kul” ilişkisi ile ilgili konularda insanlara karışamaz. Çünkü bu konularla ilgili nasıl olsa insanlar mahşerde Allah’a hesaplarını vereceklerdir. Ancak kul hakkı yemek, muamelelerinde insanları aldatmak, toplumun ortak fonuna (kamu malına) el uzatmak gibi “insan-insan” ilişkisi ile ilgili konularda müdahele etmek zorundadır. Adalet devleti olmanın anlamı budur. Çünkü adalet ve devlet, “bu dünyada” bunun için vardır…
فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِنَا Bu suretle tarafımızdan kendilerine hak (o hakk olan Kur'ân) geldiği vakit tezekkür etmediler de قَالُوا لَوْلا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَى Musa'ya verilen gibisi verilse ya!" dediler. أولم يَكْفُرُوا بما أوتى موسى من قبل Ya bundan evvel Musa'ya verilene küfretmediler de
" Dünyanın yarısını her zaman ve dünyanın hepsini bir zaman aldatmak mümkündür;fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Dünyayı değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmeliyiz.
“Ey insan, evvela kendini oku! Kendini oku ki kainata meydan okuyabilesin.”
***
Büyük dönüşümler içten başlar.
Bir civcivin yumurtasından kendi çabasıyla çıkması elzemdir. Dışarıdan bir müdahale civcivin uzun yaşamamasına sebebiyet verir. Aynı bunun gibi insan da önce iç dünyasında
kalemi kamera gibi kullanmak; bir çanakkale savaşı günlüğü..
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var.
okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil.
zira