Çalışma ve Başarının Altın Kuralları 2
Çalışmaya oturduğun zaman, bütün rûhi ve bedenî kuvvetinle kendini o işe ver; ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol. Çalışığın bir iş üzerinde karşılaştığın bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme ve bil ki yılgınlık maskeli bir tembelliktir, yine bil ki çalışma sevgisi, güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi lezzet eşsiz bir zevktir. İşinde rastladığın bir güçlüğü evvela parçala, sonra her parçayı birer birer ve sırayla yenmeye çalış. Devamlı ve ittiratlı çalış, çalışmayı uzun fasılalarla kesip terk etme, ta ki çalışma itiyadın körlenmesin. Bir iş üzerinde yorulursan, dinlenmek içın işini değiştir veya çalışma hızını yavaşlat fakat dinlenme bahanesiyle asla boş oturma. Tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış.
Hey gidi Bartlett sen bizi ne sandın beee
Durumun kötüye gittiğini kabullenmek istemeyen İngiliz Generali Hamilton’a, Gökçeada’daki karargâhında, Ashmead Bartlett isimli gazeteci: “Çanakkale cehpesi bizim için hayatî ehemmiyettedir. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalı, yeni tümenler getirmelisiniz. Bir bildiri hazırlanıp Türk siperlerine atılırsa netice alınacağına da inanıyorum. Bildiriye, kişi başı on şiling bahşiş verileceği, kendileri affedilerek güzel bir akşam yemeği de yedirileceği kaydedilmelidir. Bu bildiriyi okuyan aç ve perişan Türk askerleri silah ve teçhizatıyla gelip teslim olur ve ateş hattında dövüşecek kimse kalmaz” dedi. Hamilton, gazetecinin bu sözlerine hafifçe gülümsedi ve şu cevabı verdi: “ Cepheyi yeni birliklerle takviye etmek mümkündür. Devletimiz ve müttefikimiz Fransa bugüne kadar her şeyi yapmış ve yapacaktır. Bunda hiç kuşkunuz olmasın. Bildiriye gelince Bartlett; siz Osmanlıları tanımıyorsunuz dünyada Osmanlı’dan başka dini uğruna canını feda etmeye tartışmasız hazır bir millet ve asker yoktur asker başına on şiling yerine 50 İngiliz Lirası teklif etsek yine de yüzümüze çarparlar ve dünyaya rezil oluruz.”
Sayfa 18 - ÇamlıcaKitabı okudu
Reklam
Şairinden satılık el değmemiş üçüncü şiir kitabı duyurusu
Bugün, dünya için çok küçük fakat benim duygu dünyam için çok büyük bir karar aldım: Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığım üçüncü şiir kitabım "Ateş Hattında Karınca Dansı" kitabımı bastırmamaya karar verdim. Şiirlerimi, bubisanat platformu üzerinden yayımlayacağım. Bu kararı almamın altında yatan birçok önemli sebep var: Halkımın çok
Amerika' dan gelip Sivas'ta kendisi ile görüşen General Harburd şöyle yazmıştır: "Mustafa Kemal otuz sekiz yaşlarında. Zayıfça, boyu posu yerinde. Asker tavırlı bir genç adam. Türklerin evde ve dışarıda başları kapalıdır. Bunun ise açık. Ateş hattında tehlikeye uğramaktan çekinmez olduğunu ve bu yüzden Alman subaylarının kendisinden şikayetçi olduklarını işittiğimizden kendisi ile ilgili idik. Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi. Sıkıntılı işler içinde bulunduğu, güzel tespihini hiç durmadan çektiğinden belli idi. Şahsiyeti ile arkadaşlarına kolayca hakim olmuştu. Onun ve yakın arkadaşlarının gerçek vatansever olduklarını gördük."
Pozitif Yayınları
Harp yıllarında kanısını ailesini özleyen arkadaşlarına kızardı. Bir arkadaşına: "Bugün harptesin. Cephede düşüneceğin tek şey düşmanı defetmektir. Karın ve çocuklarının ateş hattında işi yok" diye nasihat etmişti.
Sayfa 111 - Güven KitabeviKitabı okudu
MİRZABEYOĞLU Şahsiyeti
Öyle enteresan şeyler anlatıyordu ki anlamıyordum -nereden anlayacağım, bu psikolojiyi yaşamamışım ki- ancak çok derin ve mahzun şeyler olduğunu hissediyordum. Bu hal üzere Gölge Dergisi'ni çıkarmaya karar vermiş. Anlaşılan ondaki bu ızdırabın büyüklüğü GÖLGE gibi bereketli bir dergiye vücut vermişti. Öyle ya, Allah çilesini çektirmediği şeyin nimetini vermez! GÖLGE'nin ilâhî bir nimet ve İslâmcı mücadele tarihinin önemli bir eşik taşı olmasının sebebi de Kumandan'ın bu çilesiymiş demek ki! Dinlemesi kolay diyeceğim ancak dinlerken bile ürperiyor ve günlerce onun hâlini düşünüyordum. Ya Kumandan'ın yaşadıkları? Bir Allah bilir, bir de kendisi! Kendisini biraz tanıyanlar, fikriyatına nüfuz edenler, benim anlattıklarımın ne mânaya geldiğini de idrak ederler. Onun çilesi bende şu mısraları tedai ettirdi: "İman sahici iman ateş hattında koşu Bir günü bir gününe eş olmama buluşu" Demek ki bu mısraları yaşayarak yazmış. Zaten onun ömrü ateş hattında bir koşu olarak geçti; eserleri, çilesi her şeyiyle. Genç yaşta bu kadar telif eser vermesine hayret ediliyordu. Bunun üzerine şu benzetmeyi yapmış idi: "Arkasından aslan kovalarken insan hızlı koşar." Bir insan bir ömür boyu böyle nasıl yaşar?
Sayfa 41 - Kökler YayınlarıKitabı okudu
Reklam
599 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.