Kitap sizi öyle bir dünyaya götürüyor ki gittiğiniz yerden dönmek istemiyorsunuz. Kötülüğün bilinmediği, herkesin birbirine sevgiyle bağlı olduğu, enerjinizin hep güzel ve iyi olduğu ütopik bir yer düşünün. Bu yerde birbirine saygı duyan hayvanlar, bitkiler ve insanların olduğunu, istediği kişilere görünen perilerin bulunduğu fantastik bir dünya hayal edin. Ne kadar güzel, ne kadar yaşanılası değil mi? İnsanlığın büyük bir sınavdan geçtiği, zorbalık, baskı, savaş, din, ahlak ve para uğruna herkesin birbirini ezdiği ve öldürdüğü zamanlarda, iyiliğin içine kötülük sızmıştı. Karanlıkla aydınlığın bu savaşında gökyüzünde ikinci bir ay belirir ve büyük sıçrama adını verdikleri olay gerçekleşir. Birden yüzyıl sonrasına, 2136 Ankara’sına gider ve bu ütopik yerde Alin’in penceresinden geçmiş ve geleceği, doğruları ve yanlışları çevresindekilerle paylaştıklarından okuyoruz. Güzel bir kurgunun içinde çok önemli ve anlamlı mesajlar verilmiş. Alin’in çevresindeki tüm arkadaşlarıyla olan diyaloglarında sevgi besleyen herkesin kainatta olan her şeye saygı ve sevgi duyduğunu görecek, babaannesinin eskileri anlatmasında kötülüğü temsil edenlerin her şeye zarar verme eğilimi olduğunu öğreneceksiniz. Dünyanın değişmesi için öncelikle her bireyin kendi hayatından başlaması gerektiği, güzel bir dünya için hala bir şansımızın olduğu ve geleceğin henüz yazılmadığı vurgulanmış. Yaşattığı dünya, verdiği mesajlar inanılmaz keyifli bir kurgudan oluşan bu güzel kitabı için yazarımıza @semraemineaksoy çok teşekkür ederim. “Hepimiz birbirimize görünmez bağlarla bağlıyız.”
Keyifli okumalar…
