“Üretimden kopmayan, israftan kaçınan, tevazu sahibi insanların eşitlikçi ilişkiler içinde, sömürmeden hayatlarını sürdürdükleri mekânlara ihtiyacımız var.”
“Bir yandan İslami değerlere bu kadar vurgu yapılırken, öbür yandan batılı kapitalist değerlere dayalı kent modellerinin üretilmesinin anlaşılabilir yanı yoktur. Anlayışla karşılanabilir bir yanı da yoktur bence.”
Normal şartlar altında Aliya gibi bir şahsiyetin ismini, ekolünü ve duruşunu birçok mecrada görmemiz gerekirken yalnızca dini literatürde -fakat olabildiğince siyasal şiddet ve sokak diliyle harmanlanmış bir literatürde- görmek fazlasıyla incitti. Daha doğrusu bu kitabın yanında bir de Alev Erkilet’in Mazlum Ortadoğu’nun Mağrur Çocukları’nı da
Bosna’nın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine yakından tanık olmak isteyenlere tavsiye ederim.
Bosna bağımsızlık mücadelesini Aliya İzzetbegoviç faktörü olmadan anlamamız imkansız. Çok uluslu, çok dinli, çok kültürlü bir entite olan Bosna’nın birlik ve beraberliğini sağlama, bölünmezlik ve toprak bütünlüğünü korumak adına verdiği mücadeleye