“Kimse kimseyi tanıyamaz, tanıdığımızı sanırız. Tanıdığımız kadarına inanırız. Eğer gerçekten tanısak, bırakın aşkı filan, kimse kimseyle arkadaş bile olamaz.”
“Kimse kimseyi tanıyamaz, tanıdığımızı sanırız. Tanıdığımız kadarına inanırız. Eğer gerçekten tanısak, bırakın aşkı filan, kimse kimseyle arkadaş bile olamaz.”
Reklam
“Ben sevgi özürlü bir adamım. Benim o tarafımı dağladılar.”
Mesut K.'ya göre Korunmaz, 2005 yılından sonra badeleme eyleminden söz etmeye başladı. Kur'an'da "Bade-i nuş etti" şeklinde bir ayetin olduğundan bahsederek, badelemenin kutsal kitapta geçtiğine Mesut K.'yi ikna etti. Oysa Farsça bir tamlama olan "bade-i nuş" Türkçede şarap içmek demekti. Kur'an'da değil, tasavvufta geçiyordu. Anlatılanlar karşısında bir an kuşkuya kapılan Mesut K. Kur'an'da eşcinsellikten ötürü helak edildiği öykülenen Lut kavmini sordu. Korunmaz, "Onlar başsız kaldıkları için helak oldu. Silsile yoluyla yapsalardı kavim helak olmazdı," dedi. Kuşkuları dağılan Mesut K. şeyhine teslim oldu...
Hani hep diyoruz ya;
Allah'ın laneti Yahudilerin üzerine olsun veya Allah Yahudileri kahretsin veya Allah Yahudileri zelil etsin. Bunları bizden önce Allah Kur'an'ın da belirtmiş. Yani Allah Yahudilerin lanetli bir kavim olduğunu ve lanet ettiğini, onu kahredeceğini ve zelil ettiğini bildirmiş. Ama Allah Müslümanlara da bir vasıf yüklemiş: "En
418 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Beyoğlu’nun en güzel abisi
# Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, okuduğum altıncı Ahmet Ümit Eseriydi. Kitabımız yılbaşı akşamı gerçekleşen bir cinayetle başlıyor. Bu cinayet çevresinde gerçekleşen olaylara farklı cinayetler de eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Nevzat Komiser ekibiyle birlikte yine işinin başında. Yani buraya kadar klasik
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Beyoğlu'nun En Güzel AbisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,9bin okunma
Reklam
"Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir."
Aslında ne aşırı milliyetçilerden hoşlanırım ne de fanatik dincirlerden.
Tanıdığına pişman olanlara...
"Kimse kimseyi tanıyamaz. Tanıdığımızı sanırız. Tanıdığımız kadarına inanırız. Eğer gerçekten tanısak, bırakın aşkı filan, kimse kimseyle arkadaş bile olamaz."
Sayfa 56 - { YKY✓ } YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
Eski Türklerde Çocuğa Ad Koymak
“Eski Türklerde çocuğa ad vermek, çocukların bir beceri gösterip göstermemesine bağlı bir kavramdı. Bir insanın adı, onun özüne ilişkin bir işaret olabileceği için, konacak adla o adı taşıyacak kişinin arasında muhakkak uyum olmalıydı. Yıllar boyu çocuk ölümlerinden usanan halkın çocuklarına ‘Dursun, Durmuş, Satılmış, Ömür, Yaşar’ gibi adlar vermesi tamamen tedbir amaçlıydı. Bunlara ek olarak kötü ruhları bebeğin değersiz olduğuna inandırmak için, ‘İtalmaz, Domuzbay, İtboku’ gibi isimler de tercih edilmiştir. ‘Yeter, Kafiye, Sonay’ gibi isimler ise, yöresel doğum kontrol yöntemi olarak görülmüş ve daha fazla çocuk istemeyenlerin başvurduğu bir metot olmuştu. Eski Türklerde, çocuğun doğduğu gün yaşanan olaya göre ad konması da hayli yaygın bir durumdu. Mesela düşman o gün yenildiyse, çocuğa ‘Yağıbasan’ adı, o gün misafir geldiyse ‘Konukkeldi’ adı, o gün yemek dağıtıldıysa ‘Aşbergen’ gibi adlar çocuğa verilmekteydi. Tüm bunlara ek olarak çocuğa ‘Tuna, Fırat, Dicle, Seyhan’ gibi coğrafi adlar, tarihi olay ya da gün veya kavim, boy adlarını koymak da yaygın görülen bir durumdu.”
Sayfa 167Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.