"David Hockney'in dediğine göre, kız kardeşi, Tanrının nesneler arasındaki hava, boşluk olduğuna inanıyormuş. Böylece her şey Tanrının içinde oluyor, Tanrının içinde dolanıyor. Fena fikir değil, değil mi? Ressamların algılama tarzına çok yakın bir bakış. Ressamlar imanlı olduğu için değil, hep resmetmeye çalıştıkları şey tam da bu
Servet-i Fünûn döneminin kurucularından olan A. Hikmet Müftüoğlu, Meşrutiyet'ten sonra asıl kimliğini Türkçülük ülküsünü benimseyerek kazanmıştır. 1908'den sonra sosyal konulara yönelen ve toplumsal faydayı esas alan A. H. Müftüoğlu, milli edebiyatın oluşmasında önemli bir görev üstlenmiştir. Eserlerindeki amacı:
"Batı medeniyetini
"Bu kitabı sizi düşünerek,sizin için yazdım.Bela gecelerinde,yaşım sızarak,yüreğim sızlayarak yazdım.Bu satırları yazarken masallarımı süslemedim.Senin ruhun gibi sade olmasını istedim.Ötesinde,berisinde eğer varsa,göreceğin özentiler sana beğendirmek,gururunu okşamak içindir.Gurur!O,her Türk'ün yaratılışındadır.Biz birbirimizi bundan tanırız değil mi?"
Ahmet Hikmet Müftüoğlu
ŞİŞLİ,1922
A.Müftüoğlu Çağlayanlar'ı tamamen milli ve vatani duygularla yazmıştır.Konusu Türk tarihinden,Türk destanlarından ve şahit olduğu savaşlardan olan hikayeler Türk edebiyatındaki yerini almıştır.
Yazar bazı gerçekleri çivi gibi çakıyor insanın yüzüne.Hikayelerini aslında o çağın insanlarına değil de daha sonraki nesillere öğüt mahiyetinde kaleme almış.Günümüzün siyasi yapısını 1920'lerden resmini çekmiş ve kaleme dökmüş.Bunları da anekdotlarıyla bir bir hikayelendirmiştir.