Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bâtıni bir kuvvetin etkisinde bu olayın gerçekleşip gerçekleşemeyeceği konusuna gelince Agâh Paşa'nın özellikle o gece Ahmet Nebil Bey ile aynı konu üzerine yaptığı tartışmanın da ispat edeceği gibi buna bir derece inandığı, fakat fazla inanmanın biraz safdillik olacağına kanaati herkesçe biliniyordu. Agâh Paşa kendisine bu münasebetle sorulan bir soruya cevaben Batı matematikçilerinden birinin pek meşhur olan sözlerini hatırlatıyordu: "Matematiğin sınırlarına dâhil olmayan meseleler için imkânsızlıktan bahsetmek tedbirsizlik olur."
Sayfa 36 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
Bir alışkanlığın bağımlısı olmayanlar bağımlılığın ne demek olduğunu bilmezler. Genellikle yaygın olanlar belli: Sigara ve kahve tiryakiliği gibi... Rakı ve esrar da bu türden fakat biraz daha şiddetli birer bağımlılıktır. Ahmet Nebil gibi bazıları da afyon, daha doğrusu morfin kullanırlar. Morfin son derece güçlü bir alışkanlık sayıldığından buna alışanlar alışkanlıkları ölçüsünde bu maddeyi vücutlarına şırınga etmezlerse âdeta yaşamazlar. Morfin bağımlılığı diğerleri gibi de değildir. Birdenbire terk edilemez. Yavaş yavaş miktarı azaltmak ister, aksi takdirde ölüm kaçınılmazdır.
Sayfa 28 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
Reklam
Ahmet Nebil'i herkes tanır. O her şeye inandığı halde hiçbir şeye inanır gibi görünmek istemez, daima karşısındakine itiraz eder, yalnız çıkarını düşünür, bencil, bununla beraber hoşsohbet bir adamdır. Kendisinin bir hafiye olduğu rivayet edilirse de bunu destekleyecek hiçbir hadise duyulmamıştır. O falancanın adamıdır gibi, ismiyle beraber bağlı olduğu bir nüfuz sahibinin ismi anılmaz. Kısacası sazı sözü için aranır.
Sayfa 20 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
bu nesil, kendini inkâr ederek batı'ya çevrilmek isterken, materyalizmin ve pozitivizmin çorak zemininde kendi kurbanlarını verdi. yokluğuna inanmak için kendini zorlayan varlık, kendinden hakikate doğru yürümek kudretsizliğini duyunca, bizzat kendinin inkârında kurtuluşunu aradı. fikret'in, tablosunu çizdiği yeis ve hüsran karanlığı içinde yetişen baha tevfik ve ahmet nebil gibi genç düşünürler, maddenin kendi kendisine yeterli oluşuna inanmak için zekâlarını zorlarken, beşir fuad genç yaşında intihar etti. bu zavallılar, aklın tıkandığı bir çıkmazda buhran içinde yaşamayı, hakikatler semasında uçmayı tercih eden, iradesinin iktidarı tükenmiş bir gençliğin bedbaht önderleri oldular.
Baha Tevfik, Memduh Süleyman ve Ahmet Nebil'i, Meşrutiyet sonrası yazın hayatının felsefi silahşorları olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Özellikle Baha Tevfik, Osmanlı toplumsal yapısında mevcut olmayan bir ferdiyetçilik akımı etrafında düşüncelerini sistemli hale getirecektir. Ona göre toplum ayrı ayrı bir birey, ferd haline gelmiş unsurların toplamından ibarettir ve ferdin özgürce geliştirdiği fikirler ancak toplumu geliştirebilecektir. Osmanlı toplumu uygar toplulukların arasında yerini almak istiyorsa; tarikat, cemaat sosyolojisinden kurtularak yerine ferdiyetçiliği ikame etmelidir.
1944/Türkçülük-Turancılık Davası
... bir komite seçilip başkanlığına Sıfır’ın getirildiği hakkındaki rapor, eski İçişleri Bakanı Hilmi Uran imzasıyla Sıkı Yönetim Komutanlığına gönderilip Irkçılar‐Turancılar dosyasının başına konmuştur. Bu raporda menfî faaliyet (!) gösteren 47 şahıs olarak kalem sahibi bütün Türkçüler sıralanmış, aralarına birkaç da, Türkçülükle hiçbir ilgisi olmayan şahıs sokulmuştur.* *Rapordaki 47 Irkçı ve Turancı şunlardır. Cafer Seyidahmet Kınmer, Muharrem Feyzi Togay, Ali Genceli, Zeki Velidi Togan, Kadircan Kaflı, Azerî M. Altunbay, Abdülkadir İnan, San'an Azer, Akdes Nimet Kurat, Nebil Buharalı, Samet Ağaoğlu, Caferoğlu Ahmet, Reha Oğuz Türkkan, Hüseyin Namık Orkun, Remzi Oğuz Arık, Mehmed Halid Bayrı, Bedriye Atsız, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, Müftüoğlu Mustafa Tatlısu, Sofuoğlu Zeki Özgür, Tevetoğlu Gülcan, Uluğ Türanlıoğlu, Ali Haydar Yeşilyurt, İzzettin Şadan, Nihâl Atsız, Tahir Akın Karauğuz, Mustafa Hakkı Akansel, Hakkı Yılanhoğlu, Tesbihçioğlu, Tevetoğlu Ali Dursun Tibet, M. Şakir Ülkütaşır, Yusuf Kadıgil, Mükrimin Halil Yinanç, Sepicoğlu, Nurullah Barıman, Hamza Sadi Özbek, Orhan Saik Gökyay, Hüseyin Avni Göktürk, Nejdet Sançar, Cemal Oğuz Öcal, Nihat Sami Banarlı, Peyami Safa, Tevetoğlu Dr. Fethi, Elmas Yıldırım, Osman Turan, İsmet Rasin.
Reklam
SIFIRA CEVAP Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı ele almağı tercih ettim. Kendisi her ne kadar, ancak Atatürk’e
Baha Tevfik bir felsefe sözlüğü meydana getirmeğe de çalıştı . Ancak bunu tamamlayamadı . Felsefeyi halka yaymak için çabalar  harcadı . Felsefe dersleri yazmaya çalıştı. Ahmet Nebil ve Memduh  Süleyman'la Nietzsche (1844-1900) adlı küçük bir eser yayımladı . Baha  Tevfik, Doğunun yani Islam aleminin vahdet-i vücüd biçimindeki pan-teizmine karşı , vandeti meveat dediği materyalist felsefeyi savundu.  Buna, Tanrısız Pan-naturizm de denebilir. Sonunda 34 yaşında iken  hayata gözlerini yumdu . Felsefesi Türkiye için yeni, temelde ise  ruhçuluğu eksik bırakma bakımından yetersizdi.
Nietzsche dahi pek çok mütefekkir gibi şiddetle Schopenhauer'ın te'sırine tutulmuştu. İlk devr-i hayalı tamamiyle "bedbin"dir. Fakat sonra Schopenhauer'a karşı kendini müdafa'a etmek suretiyle ruhunda bir aksü'l-amel ihtiyacı hasıl olduğunu isbat etti.
Nebil Özgentürk
Ahmet'in "Kürtçe klib çekeceğim" sözüne tahammülsüz zamanlar, basın ve ekranda namussuz dönemler. Ahmet için manşetlerde utanmadan "şerefsiz" başlıkları atılan günler... İşim zordu yani. Zaten çok zorlandım; çok zorladılar. Ama Ahmet'in derdini anlattım, aktardım üç gün boyunca, Ali Kırca'nin sunduğu haberlerde, bir haber belgeseli biçiminde.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.