Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah nerede o eskiler!
Ergenlik döneminde hem reseptörlerin fazla oluşu hem de ödül merkezinin aşırı duyarlı olması sayesinde, duyularımızı ve aldığımız hazzı en üst düzeyde hissederiz. İşte tüm yetişkinlerin özlemini duyduğu, bu müthiş hissiyattır. Bizler yaşlandıkça reseptör sayılarımız azalır ve algıladığımız hisler zayıflamaya başlar. Aslına bakarsan bunun en güzel örneği tat reseptörleridir. Eminim yakınlarında şöyle cümle kuran yaşlı bir yetişkine rastlamışsındır: “ ah nerede o eski domatesler. Mis gibi kokarlardı ve tatlarına doyum olmazdı. Şimdikilerin tadı çok yavan.” Yetişkinlerde genelde bu durumu organik tarıma ve eskiden her şeyin daha temiz olmasına bağlarlar. Evet bu yaklaşım kısmen doğrudur ama asıl gerçeği görmemize engel olmamalıdır. Yaşlandıkça dilimizin üzerindeki reseptör sayısında ciddi azalma meydana gelir. Bu da yiyeceklerden alınan tat algısını önemli derecede azaltır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Bir yüzyıl öncesine kadar psikiyatrik hastalara uygulanan baskın yöntem , onları yoksun bırakıp yalvartarak ya da işkenceyle “güçlendirmekten” geçiyordu.. Aynı yaklaşım, birçok başka bozukluk için dc geçeriiydi. Sözgelimi, bundan birkaç yüzyıl önce sara hastaları sıklıkla aşağılanırdı, çünkü geçirdikleri nöbetlere şeytanın işi, belki de daha önceki davranışları için aldıkları dolaysız bir ceza gözüyle bakılırdı. Bu yaklaşımın başarısızlığının ortaya çıkması, elbette şaşırtıcı değildir. Çünkü ne dc olsa, psikiyatrik bozukluklar, beyin patolojisinin daha kurnaz ve incelikli birer ürünü olmakla birlikte, sonuçta beynin biyolojik ayrıntıları üzerine kuruludurlar. Tıp camiası, bu gerçeği terminoloji değişimiyle doğrulamakta ve zihinsel bozuklukları, artık organik bozukluklar etiketi altında ele almaktadır. Bu terim, söz konusu zihinsel sorunun gerçekten de salt “ruhsal” bir temelden çok, fiziksel (organik) bir temele oturduğuna işareteder.
Reklam
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
·
Puan vermedi
Suyun Gizli Mesajı
Bu kitapta; su ile ilgili yapılmış deneyler görseller ile anlatılmış. Bu kez kitabı ; kendi cümlelerim ile değil ,altını çizdiğim cümleler ile anlatmak istiyorum. * Ortalama bir insan vücudunun %70 sudur. *Ceninken %99 * Doğduğumuzda %90
Suyun Gizli Mesajı
Suyun Gizli MesajıMasaru Emoto · Kuraldışı Yayıncılık · 2017462 okunma
398 syf.
8/10 puan verdi
İntiba || Zehra Doğan Eflah, Ziya, Doğanalp... Üç dost, üç polis. Bu üç arkadaş işlerini tutkuyla yapar ve birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Ancak hayatları, Eflah'ın tek başına bir olay yerine gitmesiyle kökten değişir. Bu olay, Eflah'ı derinden etkiler ve sonucunda psikoz hastalığına yakalanır. Rüya ile gerçeği birbirine karıştırır, tat duyusunda sıkıntılar yaşar, farklı kokular algılar ve bu dünyadan kopar. Kitabımız, Eflah'ın yaşadığı bu içsel çatışmalar sonucunda intihar etmesiyle başlar. Eflah'ın kafasının dağılması için gittikleri yerde, kendini uçurumdan atar ve kitabımızın en gizemli bölümü burada başlar. Her karakter, olayın ardındaki "Aykan" ailesiyle bağlantılıdır ve bu aile her şeyin merkezindedir. Eflah'ın kafasındaki karmaşa, aile ortamı ve içsel çatışmalar, her bir karakterin ağzından bizlere aktarılıyor.. Kitabımızın bir diğer boyutu ise tasavvufi yönü içermektedir. Olayların nereye bağlandığı, zor durumdayken nereye başvurulması gerektiği gibi temel konular, ayet ve hadislerle işlenmiş.. Bu konular, kitabın ana temasıyla o kadar organik bir şekilde birleşmiş ki, bana derin bir düşünce ve hissettirme deneyimi sundu. Eflah'ın içsel yolculuğu ve Aykan ailesinin hikayesi arasındaki ilişki, bizlere düşündürücü bir atmosfer sunuyor. Kitabın her sayfasında hissedilen bu duygu, bizlere olayların içine çekiyor ve kitabı daha da etkileyici kılıyor.
İntiba
İntibaZehra Doğan · Ritim Sanat Yayınları · 20234 okunma
Ya İnsanlık Ölümsüzlüğü Bulursa?
Bir an için on dört bin yaşında olduğunuzu, ölümün olmadığı bambaşka bir dünyada yaşadığınızı düşünün. Hayatın tadını çıkarmak için sonsuz vaktiniz, yaşayabileceğiniz sonsuz deneyimler olduğunu hayal edin. Bu hikaye size bir yerlerden tanıdık geliyor olabilir. Nitekim bu hikaye, 2007 yılında yayımlanmış ve yönetmenliğini Richard Schenkman’in
Reklam
Friedrich Schelling ya da tam adıyla Friedrich Wilhelm Joseph Schelling 1775 ila 1854 yılları arasında yaşamış Alman idealist düşünürdür. Schelling bir rahibin oğludur. Parlak zekalı ve yetenekli bir çocuk olduğu için çok erken olgunlaşmış ve daha yirmi iki yaşında iken Fichte’nin felsefesi çevresinde yazdığı bir kitabı sayesinde profesör unvanı
Derya Yaşar

Derya Yaşar

@deryayasar
·
18 Aralık 2023 17:10
Bu eserin içeriğini size birkaç sözcükle anlatabilmem çok zor. Bir bilim adamıydı, Schellingciydi, deyişi her zaman açık seçik değildi." "Bilgisizliğimi bağışlayın, Schellingcilik nedir?" "Alman filozof Schelling'i izleyenler anlamına geliyor, Schelling'in öğretisine gelince..." "Tanrı aşkına! Umarım,
Sayfa 56 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Yavaşlığa Övgü
Tahmin edebileceğin gibi bitkiler üzerinde çalışırken, yavaşlık konusuna ayrı bir ilgi duyuyorum. Bitkilerin davranışlarının takdir edilmemesi (onların kendi gerçek davranış- ları olan sofistike organizmalar olarak kabul edilmediği gerçeği vb.), tüm eylemlerinin bizimkinden farklı zamanlarda, normal- den çok daha yavaş yürütüldüğü gerçeğinden kaynaklanmakta- dır. Hız, bugün belirleyici bir faktör; bu bir erdem olarak kabul ediliyor. Ancak ben bunda bir erdem göremiyorum. Star Trek dizisinde, Enterprise uzay gemisinin aşırı hızlı hareket eden var- lıkların yaşadığı bir gezegene vardığı bir bölüm vardı. Bunlar, uzay gemisindeki mürettebatı organik olamayacak kadar hare- ketsiz varlıklar olarak algılayan yüksek hızda hareket eden var- lıklardı. Mürettebatın herhangi bir hareketini algılayamadıkları için onların zeki olmadığı sonucunu çıkarıyorlar ve keyifli bir şekilde onları yok etmeye başlıyorlardı. Bu sıradan bir hikâyeydi belki, fakat bir bakıma biz insanların bitki dünyasına karşı tav- rını mükemmel bir şekilde ortaya koyduğu için ilginçti. Bitkiler bizimkinden çok daha yavaş sürelerde hareket ettikleri için, bu organizmalara hak ettikleri değeri vermiyoruz. Hızın, karma- şıklıkla ya da sağlıkla veya zekâyla hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü saniyede seksen kere kanat çırpan bir sinek kuşu biz insanlardan daha karmaşık bir yapıya sahip değildir.
Zihinde ve onun dünya görüşünde oluşacak yeni organik birlik,ancak zihnin yeniden adapte olduğu,kendisine gerçeği aramanın başka yeni yollarını getırecek olan bilgileri özümseyip aştığı,yenilenmiş mitoslarla yeniden doğduğu,inançlar mevcut felsefelerin harabelerinden ve geleceğin getirilerden yeniden oluşturulduğu zaman,işte o zaman gerçekleşecektir...
YKY
180 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.