16. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nda her alanda görülen bu du­ raklama ve hatta gerilemenin nedenleri şu anda oldukça açıktır. En önemli neden dinî kurumlarının yapısı ve gücüdür. 16. yüzyıla kadar din adamlan ve hocalann oluşturduğu ulema sınıfı tutarlı, gerçekten bilim ehli, dünya işlerinden uzak kişi­ lerden oluşuyordu. Yüzyılın sonunda ulema sınıfının büyük bir kısmı giderek ar­ tan ölçüde servet ve güç sahibi oluyor ve Yeniçeriler gibi kendi çıkarlarını koru­ maya çalışan ayncalıklı bir gruba dönüşüyordu.
Bazı safhaları gizlenerek anlatılan tarihi olayların en tipik örneği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı'nın Doğu bölgelerinde gelișen duruma çağdaș tarihçilerin gösterdiği yaygın muameledir. Çoğu tarih kitapları, sadece Osmanlı'nın Ermenileri sürdüğünden söz eder, o zamanın tarihi olaylarından soyutlandığında, Osmanlı'nın Ermenileri sürmek kararı, sanki dengesiz ve sadece bir azınlığa duyulan nefretten kaynaklanmıș gibi görünmektedir. Gerçekte ise, Balkanlarda ve Kafkasya'da gelişen olayların tarihinden dolayı, Doğu Anadolu'daki milliyetçi ihtilalin ve Rus istilasının neler doğuracağını Osmanlılar biliyorlardı. Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'da gelișen benzer olaylar, Türklerin katliamına yol açmıştı. Osmanlılar, Anadolu'da farklı bir sonuç bekleyebilirler miydi? Yüz yıl boyunca Ruslar, Müslümanları söküp atarak topraklarını genişletmişlerdi Kırım Tatarlarını ve Çerkesleri sürmüşlerdi. Türkleri Güney Kafkasya'dan sürüp, onların yașadığı topraklara Ermenileri yerleștirmişlerdi. Ruslar 1915'te, yeniden ilerlemeye hazırdılar. Ermeni ihtilalci grupları Doğu Anadolu'nun her yanında isyanlar çıkarmaya başlamışlardı, Müslüman köylüleri öldürüyorlardı ve hattâ Van șehrini de ele geçirmişlerdi. Bu ortamda Ruslar istilaya geldiğinde, Doğu'daki Müslümanlar başlarına ne gelmesini bekleyebilirlerdi? Elbette, Bulgaristan ve Makedonya'daki Türklerin başına geleni!
Reklam
Nef'î yeter da'vâyı ko dünyâ ile gavgâyı ko Eflâke istiğnâyı ko hâke yüzün sür lâ-cerem Kaldır elin eyle du'â buldı kasîden intihâ Şimdi dua itmek sana hem müstehabdur hem ehem
Sayfa 130
Balkan Gezimizden Aklımızda kalanlar
4.Gün 30.05.2024 Perşembe Karadağ Karadağ, 2006 yılında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 15 Aralık 2008 tarihinde Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik başvurusunda bulunmuştur. Bu başvuruya AB Komisyonu, 9 Kasım 2010 tarihinde olumlu görüş vermiş ve müzakerelerin başlayabilmesi için ülkenin yedi öncelikli alanda ilerleme kaydetmesi gerektiğini
Osmanlıların kapitalist dünya ekonomisine katılımları, ilkin Levant (Osmanlı egemenliği altında birleşen doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz ticaret bölgesi) bölgesinde gerçekleşmiştir. Mısır ve Kızıldeniz’de Memlüklerin (1517), Bağdat ve Basra’da Safevi iran’ın (1534) yerine geçen Osmanlılar, Süveyş’te vücuda getirdikleri güçlü donanma sayesinde Portekiz tekelini kırarak Ortadoğu-Hint okyanusu baharat yolunu yeniden açmışlardır.
Avrupa-Osmanlı ticareti nde gelişmeKitabı okuyor
Kahkahayla güldüğünüz Tosun Pasa İslam kahramanıdır!
Tosun Paşa'nın hayatını araştırınca öğrendim ki, 1815 senesinde Vehhabiler tüm güçleriyle yürümüşler Peygamberimizin (a.s.m.) kabrine. Medine'ye saldırmışlar. Sahabelerimizin kabirlerini yağmalayıp, Mescid-i Nebevi'yi talan etmişler. Kubbetü'l Hadra'ya çıkmış ve daha pek çok kutsal emanetlere zarar vermişler. Tüm bu yaşananlardan derin bir acı duyan 2. Mahmut. Osmanlı'nın Mısır ordularına haber salmış. İşte tam da bu noktada tanıştım Tosun Paşa ile. Araştırınca gördüm ki kahkahalarla gülünecek değil, onurla övülecek bir şahsiyetmiş o. Çünkü henüz on sekiz yaşında olmasına rağmen. Mısır gibi bir ülkeden Medine'ye iki defa sefer düzenlemiş ordusuyla. Vehhabilerin isyanlarını bastırmakla kalmamış, çirkin saldırıyı tertipleyen altı kişinin de Osmanlı mahkemelerinde "Peygamber'in hatırasına hürmetsizlikten" yargılanmasına vesile olmuş. Bir kahramanmış Tosun Paşa! Genç korkusuz, peygamber áşığı bir İslam kahramanı....
Sayfa 104 - Nesil Yayınları - 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.