Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hepimize malûmdur ki, gazete Rönesans İtalya'sında ticarî haber bülteni olarak doğdu. Siyasî haber ve yorum bu ihtiyacı takiben söz konusu oldu. Batı'da gazete kültür ve malûmat organı olarak çıkıp üçüncü derecede rol oynadı. O işi kitap ve dergiler gördü. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise, Rumlar, Ermeniler, Araplar, Türkler ve Bulgarlar için gazete ön planda tarih, coğrafya, edebiyat ve hatta tabiî ilimler, teknoloji ve iktisat öğreten bir öğretim ve eğitim organıydı. Gazete, ya saltanatın veya muhalefetin propaganda organıydı; ama her şeyden önce bir kültür organıydı.
568 syf.
·
Puan vermedi
Modernleşen Türkiye’nin Tarihi Erik Jan Zürcher Avrupa’nın üstünlüğü: 1-ekonomik, 2-siyasal, 3-ideolojik Osmanlının son cumhuriyetin ilk yıllarında bir burjuva sınıfı kurulurken Ermeni ve Rumların başına bir şeylerin gelmesi tesadüf değil Jön Türk dönemi: 1908-1950 İthal ikameci dönem: 1960-1980 İhraç ikameci dönem: 1980 sonrası (dışa açılma
Modernleşen Türkiye'nin Tarihi
Modernleşen Türkiye'nin TarihiErik Jan Zürcher · İletişim Yayınları · 2011913 okunma
Reklam
Soygun mekanizmasını anlamak için Vakıf'a vakıf olmak
Vakıf yoluyla vurgun, yalnızca günümüzün bir hastalığı değildir. Denilebilir ki, Osmanlı’yı batıran sebeplerin en önde gelenlerinden biri de bu vakıf vurgunculuğudur. Osmanlı’da başlangıçta (Dirlik Düzeninde), Toprak Mirî Mal’dır, Beytülmâl-i Müslümîndir. Yani tüm Müslümanların ortak mülküdür. Bu mülkü, Allah (Kamu) adına yönetmek de Padişah’ın
208 syf.
9/10 puan verdi
Nurettin Topçu eserinde hem Osmanlı’dan devralınan eğitim mirasına, hem de Cumhuriyet dönemi eğitim anlayışına yönelik eleştirilerde ve teşhislerde bulunmasının yanı sıra sorunların çözümüne yönelik düşüncelerini de ifade etmiştir. Topçu, “milletimizin üç asırdan beri geçirmekte olduğu buhranların sebebinin ve kaynağının maarif sahasında aranması
Türkiye'nin Maarif Davası
Türkiye'nin Maarif DavasıNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 20164,685 okunma
Fransa elçisi Marqius de Villeuve’nin İstanbul’da bulunduğu sırada (1728-1741), Reisülküttap Mustafa Efendi’den rica etmesi üzerine yazılan Kevakib-i Seb‘a adlı eserde, Osmanlıda uygulanan ilim ve öğretim usulü hakkında bilgi verilmiştir. Bu eserde, akaid, fıkıh, mantık, matematik, astronomi, anatomi ve tıbbın faydalı; felsefe ve astrolojinin zararlı; şiir ve edebiyatın ise ne zararlı, ne de zararsız bilimler olarak sayılması, müspet ilimlerdeki gelişmelerin ferdî çalışmalar dışında henüz eğitim hayatında gerekli karşılığı bulamadığını göstermektedir. XVIII. asrın sonlarına doğru ise modern bilimler, askerî alandaki yenileşme çalışmalarıyla eğitim hayatına girme fırsatı bulmaya başlamıştır. XVIII. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Aöf
Bir Osmanlı Aydını : Halid Ziya Uşaklıgil
Medeniyet, Batı’nın kaydettiği başarıyı kemal noktası kabul ederek bunun dışındaki her şeyi Batı’nın gerisinde görme tavrıdır. Böyle tasavvur edilen medeniyet kavramı evrimci özellikleriyle kendi dışındaki bütün oluşumları kendisinin bir ön aşaması, diğer hayat tarzlarını da kendisine zorunlu olarak yönelecek geçici bir insanlık hali olarak kabul
Reklam
Klasik Osmanlı sisteminde örgün eğitim veren üç temel kurum olduğu görülür. Medreseler, sıbyan mektepleri ve Enderun Mektebi gibi özel eğitim veren kurumları bu sistemin üç saç ayağını oluşturmaktadır. Bunlar arasında medreseler, Müslüman bireylerin aldıkları örgün eğitim yoluyla, teşekkül ve kuruluş döneminde devletin siyasi ve idari kadrolarında, yargı ve eğitim kurumları hiyerarşisinde yükselmesine olanak sağlayan seleksiyoner bir mekanizmaya sahipti. Medrese eğitimine insan kaynağı sağlayan en başat kurum ise kuruluş devirlerinden beri varlığını sürdüren mahalle mektepleridir Sıbyan mektepleri de denilen bu okullar, formel bir bilgi aktarım ve geliştirme alanı olmaktan çok, İslami kurallara bağlı geleneksel değerlerin taşıyıcısı olup, devasa sistemin çark dişlileri arasında uyumlu ilişkiler oluşturup geliştirebilen çocukları birer erişkin olarak yetiştirmekte, topluma ve hayata hazırlamaktadırlar. Bu okullar, temel dini bilgiler yanında, okuma-yazma öğretme ve Kur'an eğitimi verme özelliğini klasik dönemin sonlarına kadar sürdürmüşlerdir. Gerek kurumsal yapısında, gerekse ders öğretim metot ve araç kullanımı açısından sıbyan mekteplerinde 19. yüzyıla kadar belirgin bir değişme ortaya çıkmamıştır.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.