Sağım solum, önüm arkam anneanneler, teyzeler, yengeler, komşu teyzeler, haminnelerden müteşekkildi, tıpkı Baba ve Piç'teki Asya gibi kadınlarla kuşatılmıştı evrenim. Tüm bu kadınların kendi aralarında tıkır tıkır işleyen muazzam bir iletişim ağları vardı. Ne vakit birbirleriyle haberleşmek isteseler –ister mühim bir ailevi mesele olsun, ister ödünç yumurta istemek bahanesiyle– ne telefon açar, ne duman yükseltir, ne posta güvercini uçurur, onun yerine biz Vızır vızır evden eve gider gelirdi ufak ulaklar, çoğu zaman taşıdıkları mesajların anlamını idrak edemeden. "Kıymethanımteyze anneannem dedi ki o mesele öyle değilmiş!.." mealinde mesajlar bıraktığımı, karşılığında aynı şifreyle kodlanmış bir cevap alıp bu sefer de onu taşıdığımı hatırlıyorum mesela. Yıllar sonra bugün hermenötik'e (yorumbilim) ve metin-analizine olan ilgimi, öyle entelektüel sebeplere değil de, belki de çocukken içine düştüğüm kadınlar dünyasının sırlı, şifreli, mecazı bol dillerini çözememenin verdiği sıkıntıya borçluyum. Kim bilir!