Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim.
Evet, aşk kıskançlığı sever.” “Fakat kıskançlıkla yaşayamaz şüphesiz; uzun zaman yaşayamaz.”
Reklam
Kral Marx’ın ifade ettiği gibi, modern dünyada fiziksel tüketimin yerini değerin tüketimi almıştır.
Kapitalist durup dinlenemez ya ileri ya geri gidecektir, bu nedenle yarışı durdurur ve konumunu güvenceye alır. Bir denge noktası yoktur, zira Marx ve Weber’in de işaret ettiği gibi sabit kalmak, geri düşmeye eştir.
Şimdi ise deneyim ve beklenti eksenlerinin kesiştiği zaman aralığıdır.
-Beni sevin Rosa, sevin... Çünkü ben de artık yalnız sizi sevdiğimi hissediyorum. -Siyah laleden sonra mı beni seviyorsunuz? -Hayır, Rosa!.. Her şeyden önce sizi seviyorum... -Bu sözlerinize inanabilir miyim? -Gerçeğe inandığınız gibi inanabilirsiniz! -Beni sevmeniz sizin için bir külfet olmayacak mı? -Hiç de değil Rosa. Asıl sizin için bir külfet olmasın!..
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Felsefe dersindeyiz. Hoca ortaya bir sandalye koymuş, “ Bunun varlığını bana kanıtlayın” demiş. Kıvranıp duruyoruz. Kapı açılıyor, Ulus giriyor içeri. İncecik, çok zayıf bir adam. Siyah dalgalı saçları yandan ayrılmış. Siyah çerçeveli şişe dibi gözlüklerinin bir tarafının camı, diğer tarafının çerçevesi kırık ve bir yara bandıyla yapıştırılmış. Üstü başı dökülüyor.Dışarısı buz gibi soğukken üstünde kolları kısalmış incecik eski bir ceket, içinde epriyip incelmiş bir yelek. Kitapları göğsüne bastırmış, kimsenin yüzüne bakmadan girip oturuyor. Filtresiz sigara içiyor ama ne içmek, kibrit taşımıyor yanında. Bir sigara bitince onun ateşiyle yenisini yakıp öyle söndürüyor. İpincecik parmakları sapsarı olmuş tütünden. Hayretle inceliyorum. Kim bu Ulus Baker ? Derken hoca aynı soruyu ona soruyor. Ulus, öyle mükemmel bir İngilizceyle konuşmaya başlıyor ki ağzımız açık kalıyor. Spinoza’dan girip Rosa Luxemburg’dan çıkıyor. Yarım saat süren tek paragrafın sonunda hepimiz şok içindeyiz. Az önce ne oldu burada? Nasıl bir derya bu adam ?
“Tanrım, hayat ne kadar kaba! Birbirini yiyen yiyene! Başını kesip tavuğu yiyoruz. İşkence ediyor, öldürüp domuz yavrusunu yiyoruz. Çayırlarda çiçekleri çiğniyoruz. Çocukları ağlatıyoruz, bakıyorlar yüzümüze, ağlıyorlar. Ah, hayattan öyle tiksindim ki, her şey allak bullak oldu ruhumda.” “Ama bu, belki de ölmekten daha iyi.” “Evet, bu belki de ölmekten daha iyi... bilmiyorum. Öyle bir şey söylediniz ki, belki ölmekten daha iyi.”
Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli olur bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi
"Çünkü kedilerden ve fareler den daha tehlikeli bir hayvan var." "Hangisi?" "İnsan, sevgili Rosa!"
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.