Yavuz Taner bestelerinin dışında albümde yer alan "Bir Kadın Tanıdım" şarkısı, hüznün kırılan kanadını temsil eder. Bu hüzün müziği ile başlayan şarkı o meçhul kadının ağıtına doğru evrilirken "Silinmeyen Hatıralar" ile bir meçhul kendi gölgesinden çıkar. Erkin Koray ve Çelik gibi birçok farklı sanatçı tarafından seslendirilen "Silinmeyen Hatıralar" şarkısı Yavuz Taner yönetiminde adeta harf arabesk bir şarkıya dönüşmüştür. Kanaatimce Yavuz Taner'in en özel düzenlemelerinden biri de bu şarkıdır.
Aşk sabır, aşk vefa, aşk hoşgörü ve sadakat... Aşk mutluluğu bekleyen gönüllerin özlem bestesini yapan kutsal bir dua... Aşk gurur ve kalpten silinmeyen duygularla ebediyete yazılan teslimiyet mektubu... Şayet aşkın vuslat varsa hayatın en anlamlı süsü olur. Ayrılık varsa susan gönüllerin sır kasasında toprağa düşen kaderi olur...
Bir taşra hikâyesi bu...
Yıllara yayılan, gelecek kuşaklara dokunan hazin bir aşk...
Kan davasının yıktığı yuvalar, ayırdığı gönüller...
Gerçek huzurun, barışın ve aşkın peşinde, arayış içindeki kalpler...
Ahmed Günbay Yıldız ’dan okuru alıp sürükleyecek, aşka ve hayata dair sorularla dolu, çarpıcı bir roman:
İlgimi çeken ilk şey yüzündeki keder oldu. Ağarmış saçları, alnındaki derin çizgiler,feri kaçmış kül rengi gözleri, sanki yaşlanmanın doğal bir sonucu değil de, yaşadığı korkunç bir olayın silinmeyen izleri gibi...
"Ağarmış saçları, alnındaki derin çizgiler, feri kaçmış kül rengi gözleri, sanki yaşlanmanın doğal bir sonucu değil de, yaşadığı korkunç bir olayın silinmeyen izleri gibi yerleşmişti yüzüne."
İncecik ama dopdolu bir Zweig öyküsü daha... Kitabı okumaya başlamadan önce Zweig'in hayat hikayesine bir bakmanızı tavsiye ederim.. çünkü eminim ki Zweig'in yaşamı ile doktor B. karakterinin maruz kaldıkları arasındaki benzerlikler kitaba farklı bir gözle bakmanızı sağlayacak ve belki siz de dr. B ile empati yapıp hiçliğin içinde
“Onurumuzu kaybetmeden çağdaş dünyayla bütünleşebilmemiz için geçmişimizden neye sahip çıkmalı, neyi dışlamalıyız?
Hiçbir toplumun bilincinden asla bütünüyle silinmeyen ama her yerde aynı yoğunlukta ortaya konmayan bir sorudur bu.”