Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Türkler, Ermenilere Millet-i Sadıka (sadık millet) demişlerdi."
"Asya Türkleri'nin Ermenilere karşı asla kini olmamıştır ve asla onları yok etmeye çalışmamıştır."
Reklam
Öyle ki, bir olay meydana geldiği zaman sağduyu sahibi bir kimsenin aklına gelmesi gereken şeylerden birincisi, bu olayın sebeplerini ve faktörlerini aramaktır.
"Doğu vilayetlerinde hoşnutsuzluğu ve anarşiyi sürekli kılmak, Çarlığın işine geliyordu. Kafkasya'da zindan cezasına mahkum edilen Ermeni ihtilalcileri veya çeteleri Türkiye'ye giderek isyan çıkartmaları şartıyla serbest bırakılıyordu."
"...bir olay meydana geldiği zaman sağduyu sahibi bir kimsenin aklına gelmesi gereken şeylerden birincisi, bu olayın sebeplerini ve faktörlerini aramaktır."
İlk isyan 1890 yılında Erzurum’da ortaya çıkmıştır. Bu isyanı aynı yıl İstanbul’da düzenlenen Kumkapı nümayişi izlemiştir. Arkasından 1892-93 yıllarında Kayseri, Çorum, Yozgat ve Merzifon’da, 1894’te Sasun’da, 1895’te Zeytun’da çıkarılan isyanlar ve 1895’te Ermenilerin Babıali’ye yürümeleri ve büyük protesto gösterileri gelmiştir. 1896’da Van’da bir isyan çıkarılmış ve büyük devletlerin müdahalesini çekebilmek için İstanbul’daki Osmanlı Bankası işgal edilmiştir. 1903’te Sasun’da ikinci bir isyan çıkarılmış, iki yıl sonra ikinci Abdülhamit‘e bir suikast düzenlenmiş ve 1909 yılında Adana’da büyük bir ayaklanma daha çıkmıştır. Bu isyanların temel amacı hükümetin olaylara şiddetle müdahale etmesini tahrik etmek, olaylar sırasında yaşanan Ermeni kayıplarını Avrupa kamuoyuna Müslüman Osmanlıların hristiyan Ermenileri katlettiği şeklinde sunmaktır. Bu amaç o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda görev yapan Avrupalı diplomatların raporlarında da açıkça görülmektedir. Örneğin, İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Sir Philip Currie, İngiliz dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği 28 Mart 1894 tarihli mesajında, “Ermeni devrimcilerin amacının huzursuzluk çıkarmak, Osmanlıların şiddete tepki göstermesini sağlamak ve böylece dış güçlerin müdahalesini çekmek” olduğunu belirtmiştir.
Reklam
Hrant Dink;
Korkuyorum.. çünkü târihe baktığımızda 150 yıl önce yaşanan olayların öncesinde bugün meydana gelen olayların aynısı olmuş. Ermeniler Avrupa ve Rusya'ya güvendiler. Ama ortada kaldılar. Aman dikkat! Başkalarına güvenmek bir milletin sonu oldu. "ABD, Kuzey Irak'ta başardı, burada neden başaramasın?" anlayaşına kapılmamalı. Ne olursa olsun Kürt ve Türkler birlikte ve iç içe yaşamalı.
Sayfa 144 - Cedit Neşriyat
567 syf.
8/10 puan verdi
İslam'ın kadına bakışı
Hukukçu ve araştırmacı olan İlhan Arsel'den beyinlerde şimşekler çakmasına sebep olabilecek sert bir kitap. İlhan Arsel, okuyucularına İslam dini içerisinde kadına yönelik ayrımcılığı, gericiliği anlatmış ve sert bir şekilde eleştirmiş. Bunu yaparkende Kuran-ı Kerim'den ayet, sahih hadis ve birinci elden İslami kaynakları kullanıyor,
Şeriat ve Kadın
Şeriat ve Kadınİlhan Arsel · Kaynak Yayıncılık · 2014437 okunma
Adı Marçiano'ydu. Ispanyoldu, Ispanyolcayı da biliyordu ve Amerikan subayıydı, beyaz üniforma giyiyordu, bahriyeli, beyaz kostüm, beyaz ayakkabı ve beyaz şapka. Esmer, çok esmerdi, nasıl diyeyim, çikolata rengi ve çok güzel gülüyordu bembeyaz dişleriyle. Olması gerektiği gibiydi. Fazla laf yok, az laf ederdi. Beni oradan Amerika'ya götürmek istiyordu, benimle evlenmek için. Annesine mektuplar yazdı, fotoğraflar gönderdi, çok şey yaptı. Beni istiyorlardı. Getir onu dediler, güzel kadın olacak, iyi anne olacak. Uzun lafın kısası, böyle sekiz ay geçti ve sonra o şey oldu, o göçmenler dedikleri şey (mübadele] oldu, sultanlar devrildi, sarayları kapattılar, şalvarları çıkarıp onları kostüm yaptılar, donları Avrupa stili fistan yaptılar, başa Atatürk geldi; Türkler korktu, daha çok Ermeniler korktu, ama onlardan da çok Yunanlılar korktu, Rumlar. Eşyalarını, çocuklarını saklamaya başladılar. Herkes gitmek istiyor, hepsi gitti. Dünya bir gidip bir geldi Türkiye'de, her şey altüst oldu, insanlar kimden sakınsın bilemedi. Sonra öbür şey de oldu, insanları Anadolunun içine, kayaların arasına götürdüler, onları susuz bıraktılar yemeksiz koydular, amele taburlarına yazdılar ve yavaş yavaş onları mahvettiler.
Sayfa 30
192 syf.
10/10 puan verdi
Gülizar'ın Kara Düğünü
Bu kitap, kurgudan müteşekkil bir roman değildir, öncelikle bunu belirteyim. Tahtta Abdülhamit'in olduğu dönemde Güneydoğu Anadolu'da vuku bulmuş, adli kayıtlara ve tarihi arşivlere geçmiş gerçek bir hayat anlatısıdır. Kitap, Gülo lakaplı Ermeni kızı Gülizar'ın, kızı Armenouhie Kevonian'a anlattığı anılarının yazıya dökülmesi neticesinde birebir
Gülizar'ın Kara Düğünü
Gülizar'ın Kara DüğünüArmenouhie Kevonian · Aras Yayıncılık · 201549 okunma
135 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.