Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sosyal medya basit tanımıyla vatandaş gazeteciliği demek. Kendi medyasında bir şeyler paylaşmak, özelini açmak daha çok takipçi getiriyor. Kendi medyasını diğer medyalardan ön plana çıkarmak için aykırı şeyler paylaşmak cazip geliyor. Herkes bir şeyleri ispatlama derdine düşüyor; kimileri daha mutlu olduğunu göstermek istiyor, kimileri başarılı olduğunu vurgulamak istiyor. Aslında herkes olduğunu değil olmak istediğini sergiliyor, ortaya özel hayatlar saçılıyor. Her yerde her zaman ölçü kaçmamalı, sosyal medya için de bu geçerli.
Sayfa 40 - Motto yayınları, Said ErcanKitabı okuyor
Dünya kar­maşık bir yer ve anlaşılması için odaklanma gerekiyor; yavaş yavaş düşünülmesi ve kavranması gerekiyor; en önemlisi de, doğrular ilk ifade edildiklerinde rağbet görmezler. Kendi hayatımda Twitter'da -takipçi sayısı ve retweet'ler bakımından- en başarılı olduğum za­manların insan olarak en işe yaramaz olduğum zamanlara karşılık geldiğini fark ettim
Sayfa 89
Reklam
Aynının terörü bugün hayatın her alanına tesir etmektedir. İnsan hiçbir deneyim yaşamadan her yere seyahat eder. Bir kavrayışa ulaşmadan her şey hakkında malumat edinir. Bilgiye erişmeden enformasyon ve veri biriktirir. Serüven ve heyecan peşinde koşar ama hep aynının içinde kalır. İnternette arkadaş ve takipçi toplar ama asla bir başkasıyla karşılaşmaz. Sosyal medya, toplumsalın mutlak sıfır derecesini temsil eder.
Sayfa 9
Takipçi
Hepsinden önemlisi senin Tanrını kabul etmiyorum. Bana onunla gelme, buna müsaade etmiyorum. Ve eğer gerçekten kapının öbür tarafından olsa bile zerre kadar umurumda değil. Bu durumda öbür tarafa geçmenin hiçbir kıymeti kalmıyor çünkü sana kapıyı o açıyor. Güzel olan kapıyı tekmeleyerek kırmak. Onu yumruklarla parçalamak, kapının üzerine boşalmak, bir gün boyunca kapıya işemek. O seferinde New York'ta kapıyı sanırım müziğimle açtım, ben durmak zorunda kalınca, lanet olası kapıyı yüzüme kapattı ve bunu yapmasının yegâne sebebi ona asla ibadet etmemiş olmam, asla ibadet etmeyecek olmam çünkü bu üniformalı kapıcı, bu bahşiş karşılığı kapı açıcı hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum...
Sayfa 401 - Can YayınlarıKitabı okudu
Takipçi
Sanırım su olmadan yüzmeye kalktım.
Sayfa 400 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Takipçi
Miles o kadar güzel bir şey çaldı ki neredeyse sandalyemden düşüyordum ve o zaman oradan uzadım, gözlerimi kapattım, uçuyordum. Bruno, sana yemin ederim uçuyordum... Kendimi sanki çok uzaklardan ama kendi içimden, yanı başımdaki bir yerden, yanımda ayakta dikilen birinden duyuyormuş gibiydim... Aslında tam olarak birinden değil... (...) Birisi değildi, insan karşılaştırmalar arıyor... Bazı rüyalardaki gibi, güvenlikti, buluşmaydı (...) Ve o benim yanımdaki aynı benim gibiydi ama hiçbir yer işgal etmiyordu, New York'ta değildi ve hepsinden önemlisi zaman mefhumu yoktu, sonrası yoktu... "sonra" diye bir şey yoktu... Bir an için "daima" dışında bir şey yoktu... Ve ben bunun yalan olduğunu, müzikte kaybolduğum için bunun böyle olduğunu ve çalmayı bitirir bitirmez yok olacağını biliyordum (...) ve hemen o anda kafa üstü kendi üzerime çakılacaktım.
Sayfa 399 - Can YayınlarıKitabı okudu
Takipçi
bulamadan ölüp gideceğim... bulamadan...
Sayfa 398 - Can YayınlarıKitabı okudu
Takipçi
Bir şey söylemeye gelmiyor, onu hemen kendi kirli diline tercüme ediyorsun. Eğer ben çalarken sen melekleri görüyorsan bu benim suçum değil. Eğer diğer insanlar ağızlarını açıyor ve benim mükemmelliğe ulaştığımı söylüyorlarsa bu benim suçum değil. Ve en kötüsü de kitabında söylemeyi gerçekten unuttuğun bir şey, Bruno, benim beş para etmez biri olduğum, benim çaldığım ve dinleyicilerin alkışladığı şeyin beş para etmez bir şey olduğu, gerçekten beş para etmez bir şey.
Sayfa 397 - Can YayınlarıKitabı okudu
Takipçi
Ben senin Tanrını istemiyorum, o hiçbir zaman benim Tanrım olmadı.
Sayfa 396 - Can YayınlarıKitabı okudu
775 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.