Kadınlar sırtlarında, bir yandan cephane yüklü küfeleri taşımakta, bir yandanda koşulu hayvanları sürmektedir. Aynı zamanda, dar vadileri aşarak, kıraç topraklara bata çıka, çatlak patlak yollar üzerinde ip gibi uzanan deve kervanlarını, yük hayvanlarını da güderler. Ne bir şikayet ne de bir mırıltı vardır. Her şey vatana adanmıştır. Birçok köylü kadın, erkek elbisesi giyerek askere yazılır. Silah ve hatta çoğu zaman sırtında da bir süt bebeği taşır. Kağnı çeken bir öküz, çukurlarla dolu bir yolda yorgunluktan bitkin düşer. Kağnıyı süren kadın kendisi arabayı çeker. Diğerleri, sepetleri kavun, karpuz, üzümle dolu ve ellerinde su testileri olan gönüllüleri takip eder. Bütün millet diplomatik protestoların boş olduğuna ve Türk halkının hakkını ancak silahla tanıtabileceğine inanan Önder'in, Mustafa Kemal'in, başlattığı hareketi takip etmektedir.
Değil aşkta, hemen hiçbir şeyde ümide yer sebebe lüzum kalmadığı zaman köstebek-toprak metaforu devreye girer. Yeni yollar aranır. Toprak eşelenir. Darbeler indirilir. Böyle bir çabayı sezmek iyi geldi.
Çünkü Sedat Anar, Türkiye'de doksanların sonlarına denk gelen ilk nüveleri ve bugün hemen her kentte muadili bulunabilen sokak müziğine edebiyatı ve tasavvufu hevesle, istek ve iştahla kazandıran nadir santurilerden. Santurî, evet, çünkü edebiyat ve tasavvufun bir aradalığı, doğrusunu kendisi bilir ama, bir meşk hâline dönüşmesini santurla tamamlamış. Yani eşyanın hakikatiyle. Hakiki eşyayla. Dolayısıyla bizler kitapta Halfeti'nin bir köyünden Ankara'ya, oradan da İran'a ve tekrar vatana uzanan bir anlatının samimiyetini buluyoruz. Üstatlardan, İbn-î Arabî'den, Mahzuni Şerif, Metin-Kemal Kahraman'dan; Mihemed Şexo, Ciwan Haco, Şiwan Perwer'den, sesten ve sözden, Kardeş Türküler'den alıntılar, bahisler, referanslar da buluyoruz.
Bir santurînin ihlâslı notları.
Ümide yer, sebebe lüzum bırakan notları.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim
Ve bugün tarihler 22 Ağustos 2019 Perşembe gününü gösteriyor. Ve bugün jandarma komutanlığından haber alıyoruz ki Şırnak Silopi’de peygamber ocağımızda vatanı milleti devleti ay yıldızlı hilalimizi Türk bayrağımızı İmanımızı Kur’an’ımızı toprağımızın bölünmez bütünlüğünü birliğini ve
Madem ki bir yola koyuldun. Yürüyeceksin o yolda. Yüksünmeden, bıkmadan , çalışarak... Kimi zaman koşacaksın, engeller atlayarak yürüyeceksin tasarladığın sona varana dek.