Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeri gelmişken, benim anladığım gerçek mutluluğun da bir rastlantı sonucu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk ufak tefek şeylerin birbirini tamamlamasından doğuyor.
Mülk gibi söz de, ne senin, ne benim. Cümle gibi aşk da, ne senin, ne benim. Söz de, aşk da, ne senin, ne benim. Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya, ağustos göklerinde başımın üstünden geçen bulut, mayıs gülü, ışıklı nisan yağmuru, ne kadar Allah'tansa; mülk gibi söz de ve aşk da O'ndan. 'Sen' tahtına yazıcı kimi oturtsa da; beşeri bir sevgili ya da cismani bir aşk gibi görünen, hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında, gönül tahtına O'ndan özge sultan olmuyor. Değil mi ki her şey O'ndan; gidecek yer yok o'ndan başka, gelinen yer yok o'ndan başka... (Nazan Bekiroğlu)
Reklam
YAZARLARDAN TAVSİYELER 1. Adalet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak 2. Peride Celal Jaguar 3. Sevgi Soysal Tante Rosa 4. Lale Müldür Saatler Geyikler
Bir yaz yağmuru yağdı içime içimdeki kederi serinletmeksizin
Sayfa 53 - (4 Ağustos 1960)
"Bana sorarsanız gerçek mutluluk yaz yağmuru gibi birden boşanmaz insanın başına. Davranışımıza, çevremizdeki insanlarla ilişkimize her gün azar azar çeki düzen vererek eksiklerimizi tamamlarız. Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk." Cengiz Aytmatov
Bence gerçek mutluluk bir yaz yağmuru gibi apansız geliyor insana. Farkına varılmadan, yaşadıkça, başkalarıyla kurduğumuz ilişkilerde yavaş yavaş birikiyor, sonra bir yerde toplanıyor. Biz buna mutluluk diyoruz.
Sayfa 16 - Elips KitapKitabı okudu
Reklam
Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz? Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır Değişen bir dünyaya karşı Kerpiç duvarlar gibi katı Çakır dikenleri gibi susuz Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
137 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Dünyaya aldırmayan, devlet yardımı ile yaşayan bir aile, kitap okumayı çok seven, ama istedikleri kitabı almaya para bulamadıkları için vagonda yolcuların unuttğu kitapları toplayarak veya çalarak okuyan tuhaf bir anne baba, farklı çocuklar... En farklısı da Ernesto. Ernesto okula gitmek istemiyor çünkü "okulda bilmediğim şeyleri öğretiyorlar" diyor. Okumayı kendiliğinden öğrenmiş. Okula gitmeden kendi kendine bir çok bilgiye sahip bir deha, ama bu durum anne babasını endişelendiriyor, korkuyor hatta ağlıyorlar . Onların bu davranışı aslında anlaşılmaz değil. Bilmek hem de çok bilmek insanı yalnızlığa mahkum eder çoğu zaman. Toplumun bu tür insanlara karşı tutumu belli. Bir de Ernesto' nun kız kardeşi Jeanne ile olan garip ilişkisi var tabi. Yaz Yağmuru bir bakıma bu tuhaf ailenin öyküsü, özellikle Ernesto' nun. Sıradışı bir kitap, Marguerite Duras ile ilk tanışmam hem de... Bir kez okumakla sindirilen kitaplardan değil, bir süre sonra tekrar okumayı düşünüyorum.
Yaz Yağmuru
Yaz YağmuruMarguerite Duras · Sel Yayıncılık · 2008131 okunma
Bırak kalsın masada ekmek Testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, Gözlerin uykulu. Saksıdaki çiçek susuz, kedi Yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyve ağaçta, Kırlangıç havada Dama düşen ince yaz yağmuru... Yoruldun artık, bütün gün Didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile Bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, Sabun kovada Anne, gel yanıma otur. Ahmet Erhan
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
Sayfa 306 - Görsel YayınlarKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.