Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fransızlar hayret içinde kalmış.
Türk Donanması, Marsilya'da 16 gün kaldı. Levendler,şehri ve çevresini gezdiler. 5 agustosta, Marsilya'dan Tulon'a hareket etti. 10 agustosta Müttefik Donanma Tulon'a girdiği gün, Kanuni Sultan Süleyman da Estergon'u fethetmişti. Barbaros,o zaman Şarlken'in himayesinde olan Nis şehrini alarak Fransa'ya vermek istiyordu. Türk Kapdân-1 Deryâsı, Nis'in etrafına çepçevre tabyalar yaptırıp hendekler kazdırdı. Böyle şeylerin bu derecede sür'atle yapılabilecegine inanmayan Fransızlar, hayret içinde kaldılar. Şehir 20 agustosta teslim oldu. Barbaros Hayreddin Paşa, Nis'in anahtarlarını,Kanuni Sultan Süleyman adına kabul etti. Anahtarları sunan şehrin valisi, Nis'in affedilmesi ricasında bulundu. Şehir kendiliğinden teslim olduğu için Barbaros, bu istegi kabûl etti .Nis'i Fransızlar'a bırakıp ayrıldı. Ancak Türkler çekildikten sonra Fransızlar şehri dehşetli şekilde yağma ettiler. Kot Dazürün incisi olan bu şehrin fethi, Türkler'e 10 şehide mal olmuştu.
Ali Nadir Paşa'ya gelince onun hareketlerini değerlendirmek daha da güçtür. Gerçek olan şudur ki bu paşa, emir olmadıkça herhangi bir harekete kalkışabilecek bir yaratılışta değildir. Nitekim bir konuşma esnasında ona Süleyman Fethi Bey, İzmir'in belki yabancılar tarafından işgal olunabileceğini, hükümetten bir emir verildiği takdirde bu işgale karşı nasıl hareket edileceğini sorduğu vakit paşa, "Orasını hiç düşünmedim." diye cevap vermişti. Ancak, bu cevaptan memnun olmayan Süleyman Fethi Bey, "Orasını işgal vaki olduktan sonra mı düşüneceksiniz", diye tarizde bulununca Ali Nadir Paşa sıkılmış ve "Ne zaman lazım gelirse o zaman düşüneceğim" şeklinde ters bir karşılık vermişti.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Şartlar ne olursa olsun hiçbir zaman hakikatlerden şaşmamalıyız.
Sayfa 40 - İlke kitabevi yayınları, 5. Baskı 2005Kitabı okuyor
Bu kötü mülküne ibretle nazar kıl, ey can! Gafleti eyle heba, hali değildir meydan. Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han? Sad-hezar ömrü sürur ile geçir sen bir an Ne güle, bülbüle baki, a gözüm bağ-ı cihan. Kime yar oldu, istediğince felek-i devr-i zaman.
Hiçbir zaman unutmasınlar ki, ikbal uğruna dünün vatansız, bu günün küçük devleti(!) “ Beni-İsrailoğulları”na yaptıkları onursuz ve aşağılayıcı hizmetler, yeryüzündeki alçaklıkların en affedilmezidir!
Sayfa 18 - İlke kitabevi yayınları, 5. Baskı 2005Kitabı okuyor
Ahmed Rıza
Davasına bağlılığından, ülkücülüğünden ve bu konudaki dürüstlüğünden şüphelenmek kimsenin aklına bile gelmezdi. İnançlarında olduğu kadar kişisel dengesiyle ilgili meselelerde de çok bağnaz ve katıydı. Alanında uzman olmasının osmanlı devleti nezdinde hiçbir kıymeti yoktu. Ahmed Rızaya göre dönüşüme
Kronik
Reklam
Bu fena mülküne ibretle nazar kıl, ey can, Gafleti eyle heba, hail değildir meydan. Hani Sultan Süleyman, hani İskender han? Sat hezar ömrü sürür ile geçir sen bir an. Ne güle, bülbüle bakî a gözüm bağ-ı cihan, Kime yâr oldu muradıncafelek—i devr—i zaman* Ey can! Yok olacak bu âleme ibretle bak. Gafletten kurtul, meydan boş değildir. Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler? Yüz bin senelik ömrü neşe içinde geçirsen de, aslında hepsi "bir an"dan ibarettir. A gözüm! Cihan denen bu bahçe ne güle, ne bülbüle kalacaktır. Zaten felek, kime isteğine göre yâr olmuştur.
Dil ve Üslup Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
Yavuz Selim'in annesi Gülbahar Sultan Türbesi...
Deniz kenarındaki kalede üç beş Osmanlı topu, tunçtan kalın namlularıyla uzanmış duruyor. Ruslar burada üç beş sahil topu bırakmışlar, onların da kamalarını almışlar. Bu tahribat mezarlıklar ortasındaki tarihi türbelere kadar uzanmış. Bu türbelerden biri de Gülbahar Sultan Türbesi. Gülbahar Sultan, Yavuz Sultan Selim'in annesidir. Şehzade Selim, babası vüzerâ elinde oyuncak olduğu zaman, burada valilik yapıyordu. Komenos'ların çiçekli beldesi, ince görünüşlü yeşil tepeleri, soğuksu mesiresi mavi deniziyle Yavuz'un şair ruhunda ilhamlar yaratmıştı. Oğlu Sultan Süleyman da [Kanuni] Osmanlı tahtına oturduktan sonra, annesini [Hafsâ Sultan) Trabzon'a göndermiş, Trabzon'un nüfus sayımım yaptırmış, Batum sancağını Trabzon'a ilhak eylemişti Yavuzun zevcesi [eşi] bu güzel şehri çok sevdiği için, oğlunun padişahlığı zamanında bile Trabzon'da yaşamayı tercih etmişti. Annesi Gülbahar Sultan, Birinci Selim'in tahta çıkışından 7 sene önce Trabzon'da ölmüş, İmaret Camiinin koyu servileri arasına gömülmüştü.Türbenin duvarları zarif süslemelerle işlenmiş. Üst kısmına bir baştan öbür başa kadar "Allah Lailâhe İllâhu" yazılmış. Türbe tamir olundukça badana edilmiş, nefis çiçeklerin üstü bu şekilde kapatılmış. Son tahribattan bu türbe de nasibini almış. Türbenin pencereleri, mihrap mahalli tamamen parçalanmış. Duvarları kurşunla delinmiş. Pencerelerin tel kafesleri kaldırılmış. Avizelerin ve kandillerin çıplak zincirleri hazin bir şekilde sallanıyor. HATTA MEZARDA BİR DEFİNE SAKLI SANMIŞLAR. YAVUZ'UN MUHTEREM ANNESİNİN MEZARINI BİLE ALT ÜST ETMEKDEN DE GERİ DURMAMIŞLAR.
Saltanat ve güzellik azametinin sebatı ne zaman görülmüş ki? Süleyman'ın tahtıyla Key'in tacından kalan ancak bir sözden ibarettir!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.