Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanların kalpleri, nerede ve ne zaman düşüncelerine hükmedecek bir ilahî inanç sisteminden, hayatlarına hükmedecek bu inanç sisteminden fışkıran bir yasal düzenden uzak kalmışsa, mutlaka çok çeşitli cahiliyetlerden bir tanesi baş göstermiştir. Bugünkü insanlığın içerisinde bocaladığı cahiliyet bataklığı, aslında özellik bakımından o günkü arap cahiliyetinden ve çağdaşı olan etraftaki diğer birçok cahiliyetlerden farksızdır. Nihayet İslam, insanları o cahiliye çirkefinden kurtarmış ve onları tertemiz yapmıştı.
Petrol ve cehalet bataklığı Orta Doğu...Olmasaymış keşke.
Tarihin bu en büyük petrol sızıntısı, Ortadoğu’da kökleri eskilere uzanan güç savaşlarının yeni ve dehşet verici bir sonucuydu. Talimat, dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin’den gelmişti… Savaşa çıkan yollar ve gerekçeleri başka bir yazının konusu. Ancak savaşın fitilini yakan olayın, İran-Irak savaşı sonrası dış borçlarını ödeyemeyecek duruma gelen Irak’ın, komşusu Kuveyt’le gerilimi tırmandırması ve 2 Ağustos 1990 günü bir oldu bittiyle bu ülkeyi işgal etmesi olduğu söylenebilir. Irak’ın, zengin petrol yataklarına sahip Kuveyt’i işgali ve Suudi Arabistan petrol sahalarına daha da yaklaşması genel olarak ne Arap dünyasını, ne de Batılı devletleri memnun etmişti. İşgalin ertesi günü toplanan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Irak’ı Kuveyt’ten çekilmeye çağırdı. Ancak Saddam Hüseyin’in böyle bir niyeti yoktu. Hatta Konsey Irak’a ambargo kararı aldığında, cevabı Kuveyt’i ilhak etmek olmuştu.
Reklam
Üstad Mezhep Çatışmasını Bitirmiş
Hz. Ali'yi İbn-i mülcem isimli bir Arap şehid etti. Hz. Hasan'ı kendi karısı zehirledi. Hz. Hüseyin'i ise Kerbela'da Yezid'in askerleri öldürdüler. "Katillerden hiçbiri türk değildi, hepsi arap ırkındandı." Bu cinayetler işlendiği zaman Türkler henüz müslüman olmamışlardı. Türkler 950 yılında müslüman olduklarına göre, arada 289 veya 270 yıl gibi uzun bir zaman dilimi var. Bütün bu gerçeklere rağmen neden Türk Aleviler, Türk Sünnilere Yezid diyerek lanet yağdırıyorlar? Neden Sünni Türkler Alevileri kâfirlikle suçlamaktadırlar? Niçin? Çünkü ortada çok derin ve çok ağır bir cehalet bataklığı vardır'da ondan.
Maalesef bu coğrafya da çok hain bataklığı var...
Kaderin bir cilvesi olarak bana “ajanlık” payesini uygun gören Arap ve Türk meslektaşlarımız “Arap Baharı” sürecinde ister Arap ülkelerinde ister Türkiye’de onurlarını satma ve dönekliklerini kanıtlama yarışına girmişlerdi.
“Mekân ve güç ilişkisine güzel bir örnek “Ortadoğu” kavramıdır. Yaşadığımız bölgenin adı bu... Aslında İngilizler İslâm dünyasını sömürgeleştirme amacıyla harekete geçtiklerinde, Osmanlı toprağı olan bu bölgeye Yakındoğu (Near East) derlerdi. Amerikalılar 1945’ten sonra aynı bölgeye Ortadoğu (Middle East) dediler. Şimdi biz de öyle diyoruz. Evet, bugün biz de bölgemize “Ortadoğu” diyoruz. Fakat şu Ortadoğu denilen mekân da neresi oluyor? Haritaya bakalım. Evet, Türkiye ve güneyindeki Arap ülkelerini Libya’ya, bazen Fas’a kadar içeren bir bölge burası... Ortadoğu... Yani doğunun ortası... Peki, en doğu neresi ki bu bölge onun ortası oluyor? Ve kime göre böyle? Elbette İngiliz’e göre... Kendini dünyanın merkezi sayan İngiltere için en doğuda Çin var. Oraya zaten “Far East” yani “Uzakdoğu” derler. Biz bile öyle diyoruz. Kendimizi İngiliz’in yerine koyup mekânlara öyle ad veriyoruz. Her Ortadoğu dediğimizde aslında bu kavramı icat edenlere hizmet ediyoruz. Bir yandan da Batılılar’ın sık sık söylediği “Ortadoğu bataklığı” gibi bir ibareyi de tekrarlıyoruz. Ortadoğu’nun “kan, göz yaşı ve savaş” coğrafyası olarak sunulmasını da itirazsız kabul ediyoruz. Oysa bunu söyleyenler zaten bu coğrafyayı o hale getirenler... Ayrıca eğer kan ve savaştan bahsediyorsak Batı dünyanın en kanlı savaşlarını yapmış bir bölge... Batı’nın müslümanları aşağılama yöntemlerinden biri de coğrafyalara böyle olumsuz sıfatlar takmaktır. Nitekim “Balkanlaştırma” kavramını da böyle kullandılar. ABD ve Almanya bu kavramı sürekli kullanarak 1990’1arda Balkanlar’a nizam verdiler. ,
Sayfa 108Kitabı okudu